• Ana Sayfa
  • Blog RSS
  • Yorumlar RSS
  • ..
Blue Orange Green Pink Purple

Seç birini

del.icio.us Google Reader FriendFeed Twitter Facebook Xing LinkedIn YouTube Vimeo Dailymotion Flickr Picasa Last.fm Ziki

VW Golf'ün Matrix düellosu

Bir Volkswagen Mühendisi, yeni Golf'ü (Golf MK V) yaratmadan önce öncelikle kendisi ile defalarca mücadele etmelidir. Matrix filmindeki kung-fu dövüşme sahnelerinden ve Agent Smith'in klonlarından esinlenen TV reklamı, Almanya'da VW fabrikasında geçiyor. Ajansı ise DBB Londra.
Kendi segmentinde ikon olmuş bir modelin her yıl bir yenisi ortaya çıkarmak mühendis takımının kendine meydan okuması anlamına geliyor. Hem artık bir otomobilin teknolojik olması da yeterli değil, aynı zamanda çevreci olması da gerek.
Reklamın en son karesinde de küçük ama iddialı bir mesaj da yer alıyor; Technology Vs Engineer...

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Amigo Kızını bırak “Yeşili” koru, Dünyayı kurtar!

“Küresel Isınma” her alanda çok önemli bir PR projesi.
Zaten bu evrensel problemimiz de ilerleyen teknoloji ve onun konforu sayesinde hızlanmadı mı?

heroes Eylül sayısında Ekotronik bölümünde 24 dizisinin yedinci sezonda küresel ısınmayla mücadeleye girişmesiyle ilgili yazımı hatırlatayım. Sezonun çekimlerinde güç tüketiminden, ekiplerin araç transferlerine, iç yazışmalara kadar her şeyi düşünen FOX TV kanalının, prodüksiyon boyunca karbon salınımını azaltmaya yönelik yeni bir programlama yaptığından bahsetmiştim. Hatta “Küresel ısınma ile mücadele konusunda umarız diğer diziler ve milyonlarca izleyenleri de, kahramanımız Jack Bauer’dan esinlenir.” demiştim. Jack gibi post-modern bir süper kahraman nelere kadir.

Geçtiğimiz ay 04-10 Kasım haftasının “NBC Universal Green Week” ilan edilmesinin haberleri, bizimkisinde olmasa da, tüm dünya basınında geniş olarak yer aldı. NBC Universal'in “Yeşil Evrenseldir” (Green Is Universal) girişiminin “yeşil temalı” içeriği bir hafta boyunca 150 saati geçti. Global bir sorun hakkında yapılan ilk büyük medya girişimi olan bu sosyal hizmet kampanyası, çevre-temalı yepyeni reklam spotlarının tüm medya platformlarında aynı anda yayınlanmasıyla başladı. Yeşil Haftası’nda küresel ısınma, kirlilik ve geri dönüşüm konularına odaklanan kampanyanın, her yaştan izleyicinin dikkatini çekmesi için küçük sürprizler de hazırlandı. İzleyenlerin bireysel olarak fark yaratabilecek önlemlere başvurması için yayın içeriğinde özel programların da yayınlandığı TV, radyo ve internet gibi çeşitli medyalarda, “çevremizi nasıl yeşil yapar ve koruyabiliriz?” hakkında bilgiler yer aldı.

green Tüm dünyada izlenen dizilerin ve aktüel programların içersinde, standart akışını ve hikayesini bozmayacak biçimde dikkat çekici mesajlara, diyaloglara yer verildi. Güncel olarak izlediğim dizilerin, “Yeşil Hafta”’da yayınlanan bölümlerinden detaylarına girmeden “spoiler”sız birkaç örnek vereyim. Tüketici elektroniği mağaza zinciri “BuyMore”da çalışan sıradan bir teknoloji “ineği” iken CIA ve NSA ile birlikte operasyonlara katılan “Chuck”, bir görev sırasında Stanford Üniversitesi’ni ziyaret ediyor. Kampusun bahçesinde çevreci öğrenciler ağaç fidanları satarak, çevreyi yeşillendirmek üzerine insanları bilgilendiriyorlar.

Zamanda yolculuk yaparak insanlara yardım eden Gazeteci Dan’in maceralarını konu alan “Journeyman”, yine “Chuck” gibi bu sezon başlayan yeni bir dizi. Kahramanımız teneke kutular ve şişelerden oluşan çöp torbasını, çevreye yardım etmek için geri-dönüşüm konteynırına götürmek üzereyken zamanda geriye, 90’lara gider. 10 sene önce pek bir şey ifade etmeyen, elindeki teneke-şişe dolu çöp torbasının ne anlama geldiğini anlatırken, geri-dönüşümün çevre için önemli olduğunu vurgular. Bir başka bilim-kurgu dizisi ise 70’lerin ünlü TV dizisi Biyonik Kadın’ın yeni uyarlaması “Bionic Woman”’. Kızımız Jamie, çevre bilinci oluşturarak daha yeşil olmanın önemini desteklemek için düzenlenen uluslararası bir galaya katılıyor. “My Name Is Earl”’de hapishane mahkumları çocuklara çevre üzerine nasihatler verirken, “Las Vegas” dizisinde Montecito otelinin suitleri “yeşil”lendiriliyor, eğlenceli hastane dizisi “Scrubs”’ın çılgın hademesi kendine CEO (Chief Environmental Officer) makamını uygun görerek hastaneyi daha “yeşil” yapmaya çalışıyor.

Kafalarda gerçek anlamda “Toplumsal Bilinç” yaratmak için, insanları sevdikleri şeylerle baş başa iken yakalamak gerekiyor artık. Türkiye’de ise umarım, bizim yerli dizilerin “esin kaynağı” olan yabancı dizilerden bu sefer ilham alınır da, Türk TV kanalları böyle ses getirecek projelere imza atar.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Aralık 2007
Agora / Editör

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

BP’den enerji ağacı

BP, Bilim Merkezi’nin bahçesine ışık ve rüzgar enerjisinden elektrik sağlayan “Enerji Ağacı” dikti.

Türkiye Bilim Merkezleri Vakfı aracılığıyla gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakmak için, çocukların alternatif enerji kaynaklarını yakından tanımalarını hedefleyen BP’nin Enerji Ağacı, çocukları bilimsel incelemelere yönlendirmeyi hedefleyen Şişli Belediyesi Bilim Merkezi’ndeki bilgisayarlara elektrik enerjisi sağlayacak.

BP Hem güneş hem de yokluğunda rüzgar enerjisini kullanarak, her iki kaynağı da elektrik enerjisine dönüştüren sistemle elde edilen doğru akım elektriği, bir alternatif akım dönüştürücüsü sayesinde 220 Volt’luk normal şehir şebeke elektriği haline gelerek Şişli Belediyesi Bilim Merkezi’nde kullanılan bilgisayarlara elektrik enerjisi sağlıyor. BP Enerji Ağacı’ndaki sistem, 4x120W güneş enerjisi paneli, 9 m. yükseklikte 1500W rüzgar türbini, 12V 200 Amper enerji depolama aküleri, ışık enerjisi dijital kontrol ekipmanı ve 1600 VA’lık tam sinüs çevirici şarj ünitesinden oluşuyor.
BP Türkiye

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Aralık 2007
Aktüel / Ekotronik

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Her çocuğa “Yeşil” dizüstü bilgisayar

Avrupa ile ABD’nin en yüksek çevre sertifikalarını kazanan XO dizüstü, sıradan dizüstü bilgisayarların tükettiği enerjinin onda birini harcıyor.

olpc_book XO, kar amacı gütmeyen Her Çocuğa Bir Bilgisayar (OLPC) girişimi tarafından, gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların “öğrenmeyi öğrenmelerine” yardım etmek amacıyla geliştirilen dünyanın en yenilikçi dizüstü bilgisayarı. OLPC tarafından yayınlanan verilerin ve bağımsız değerlendirmelerin ışığında aynı zamanda dünyanın en enerji tasarruflu ve çevre dostu dizüstü bilgisayarı. Yıl sonuna doğru seri üretimi başlayacak olan yeşil renkli XO dizüstü, çok az enerji harcayan, zehirli maddeleri asgari derecede içeren, olağanüstü sağlamlıkta, uzun ömürlü, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan ve geri dönüştürülebilen bir bilgisayar.

XO sıradan bir dizüstünün ihtiyaç duyduğu enerjinin sadece onda biriyle çalışıyor ve elektrik girişi olmadan çalışabildiği için dünya etrafındaki çocuklar güneş enerjisiyle ya da insan gücüyle çalışabilen bir bilgisayarı kullanabilecekler. Ayrıca, sıradan dizüstü bilgisayarlarda bulunan civa, kadmiyum, kurşun ve hekzavalan krom gibi zehirli maddeler de XO’da ya ortadan kaldırılmış ya da asgari düzeyde kullanılmış.

XO’nun olağanüstü enerji tasarrufu, yeni bir bilgisayar mimarisiyle mümkün kılınıyor. Kablosuz bağlantı ve yeni son derece az tüketimli ekranı açık kalırken mikroişlemci bir anlığına kapanabildiğinden, enerji tüketimini de çok düşürüyor.  AMD’nin geliştirdiği işlemci o kadar hızlı açılıp kapanabiliyor ki, geçiş kullanıcı tarafından hissedilmezken pil ömrünü önemli derecede uzatıyor.

Çöpe karışma süresi uzatılan XO daha sağlam olduğu için daha uzun ömürlü.  Açık hava, orman ve çöl gibi çok zorlu koşullarda bile beş yıl kullanım ömrü olacak şekilde tasarlanmış. Standart dizüstü bilgisayarların yarısı boyutunda ve ağırlığında olan XO’da daha az malzeme kullanımıyla, çevreye etkisi yarıya indirilmiş. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan XO, elle döndürülen bir kol, küçük bir güneş paneli, bir pedal veya çalıştırma ipi gibi aksesuarlar bilgisayara enerji sağlıyor. XO bilgisayarın kullandığı yeni pil, LiFeP (lityum ferro fosfat) teknolojisiyle üretiliyor. Standart dizüstü bilgisayar pillerine göre dört kat uzun ömürlü olan pil, mevcut yaygın teknoloji olan lityum iyondan çok daha güvenli.

XO dizüstü bilgisayar, çevre alanındaki sertifikaların en üst düzeylerine sahip: Avrupa Birliği’nin çok yüksek RoHS standartlarına uyum sağlayan bilgisayar, ayrıca Energy Star 4.0 Kategori A’ya (en yüksek değerlendirme) uygun bulundu ve ABD dizüstü ve masaüstü bilgisayarların çevre değerlendirmelerini yapan kurum tarafından, sekiz bilgisayardan birine verilen EPEAT Gold değerlendirmesine layık görüldü.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Aralık 2007
Aktüel / Ekotronik

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Geleceğin dergisi, şimdilik!

Esquire dergisi tarafından yayınlanan Ekim 2008 tarihli "Özel Koleksiyon" sayısında okuyucuları hoş bir sürpriz bekliyordu. Elektronik bir kapak ve elektronik bir reklam!

Esquire Yazı İşleri Müdürü David Granger'e göre bu dergiciliğin geleceği. Fakat sadece kapak konusunun başlık/spotunda ve hemen arkasındaki iç kapakta reklam alanında aydınlatma yapmakla kaybedilen dergi okuyucularını kazanamazsınız. (Reklam da FORD'tan!)
Biraz daha elektronik olabilmesi için ellerini güçlendirmeleri gerek. Keza yayıncılık kağıt işinde çok kan kaybetti. Örneğin katlanabilir OLED ekranlara 3G, Wi-Fi gibi kablosuz üzerinden güncellenen sayfalar ve reklam banner alanları gönderebilmek ve bunları da sesli yapabilmek... İşte şimdi şehir insanı olarak elektronik tadını alabiliriz.

Aşağıdaki videoda Esquire NewYork'un ilk elektronik dergisini bulabilirsiniz..
Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Işıkla baştan çıkın: Philips Aurea LCD TV

1080p Tam HD panelin hem çerçevesinde hem de etrafında renklerin ışıkla birleşerek dans ettiği Philips Aurea LCD TV, en son görüntü teknolojileriyle birleşerek harika bir ortam sunuyor.

İlk önce sağ ve solda iki taraftan ışığı duvara yansıtan Philips’in Ambilight teknolojisi, sadece geçtiğimiz iki yıl içinde gelişerek önce üç ve daha sonra dört yana televizyonun etrafını çepeçevre saran Full Ambilight ışık ile LCD TV’lerin cazibesini bir kez daha arttırdı. İki yıl önce Ambilight teknolojisinin farklılığı, görüntülerden aldığı renkleri ışığa dönüştürerek TV’nin 2 tarafından duvara yansıtmasıydı. Sonra 3 taraflı ve daha sonra surround denilen 4 taraflı ışık yansıtan Ambilight TV’ler ile tanıştık. Artık Ambilight ailesinin en yeni ve en son üyesi olan Aurea, Philips Aydınlatma ve Elektronik Grubu’nun üç yıllık ortak ar-ge çalışmaları sonucu ortaya çıkmış.

Gözlere bayram
Aurea’nın temelini oluşturan Ambilight teknolojisinin oluşturduğu aktif çerçeve ve sezgisel haleli Ambilight Spectra görüntüleme sayesinde televizyon izleme keyfiniz ve deneyiminiz tahmin edemeyeceğiniz kadar artıyor. Ekrandaki görüntülerin ışığa yansımasıyla dans eden renklerin büyüsünden kısa sürede çıkamıyorsunuz.

Philips Aurea’nın aktif çerçevesi, görüntülerden aldığı yumuşak tonlara sahip kaleydoskop gibi sürekli değişen renkler serisiyle görüntünün ortama yayılan ışığını değiştirerek, izleyenlerin görüntüleri daha rahat algılamasını ve daha aktif duyularla hissetmesini sağlıyor.

Ambilight Spectra’nın ardındaki kompakt LED teknolojisi, Philips Aurea’nın çerçevesine gizlenmiş toplam 126 güçlü LED ile bir bütün oluşturan renkleri, ekranı kaplayan ve ardında duvara yansıyan tek bir yumuşak ışık olarak ortaya çıkarıyor.

Türkiye’de sadece 50 seçkin noktada satışta olan Philips Aurea LCD Televizyonlarla ilgili Almanya’da yapılan bir bilimsel araştırma ile Ambilight teknolojisinin izleyenler üzerinde etkileri normal TV ve Ambilight TV izletilerek ölçüldü. Göz zorlama veya zararları, genel yorgunluk ve genel rahatlama-duygusal ortam olarak üç ayrı kategoride yapılan araştırmanın sonucunda Ambilight TV izleyenlerde, daha iyi izleme deneyimi, daha fazla rahatlama ve duygusal etki, göz ve beyin fonksiyonlarını daha az yorma gibi etkiler görüldüğü ortaya çıktı.

1920 x 1080p Çözünürlüğündeki Tam HD LCD paneli, eşsiz keskin görüntüler ve netlik için Perfect Pixel HD Motoru kullanan Philips Aurea, hareketli sahnelerin daha rahat algılanması ve yumuşak geçişleri için de 3ms’lik tepkime süreli 100Hz Clear LCD, görüntülere çift oynatım hızı eklemesiyle yüksek 100Hz yenileme hızı ile çalışıyor. 14bit RGB ile 4 trilyon renk işlemeye erişen Philips Aurea, böylece daha parlak ve canlı renklere kavuşuyor.

DSC04351_1 Blu-ray film gibi izlediğiniz video kaynağın 1080p Tam HD görüntü olduğunda daha net ve gerçek oynatım için HD Doğal Hareket özelliğinden faydalanıyor. HD Doğal Hareket özelliği sadece 1080p görüntülerle değil DVD gibi film tabanlı görüntü içeriklerinde karşılaşılabilecek parazitlenmeyi önlemek için de geliştirilen bir görüntü teknolojisi. Bu sayede görüntülerdeki hareket algılanarak, titremelerin yaşanmaması sağlanıyor.

Gizli hoparlörler
Dışarıdan görünmeyen gelişmiş ses sistemi Philips Aurea’nın şık tasarımına mükemmel biçimde uyum sağlamış. Görüntü teknolojileri bakımından zengin olan böylesine üstün bir LCD TV’nin, üzerinde bütünleşmiş olsa bile, ses performansından da ödün vermemesi oldukça memnuniyet verici.

Toplamda 26 adete ulaşan mikro hoparlörler, Philips Aurea’nın çerçevesi içersinde ön kısmında yer alan görünmez ince bir yuvadan ses veriyor. Televizyonun sağ ve sol her iki tarafına yerleştirilmiş 12 adet mikro hoparlör, görüntüleme zevkini tamamlamada oldukça  iyi bir performansa sahip. Bas frekansları ise, panelinin arka kısmında yer alan 2 güçlü subwoofer tarafından sağlanıyor.

Bağlantı ve menü kolaylığı
Türkçe menüsü ile birlikte gelmesi, kullanıcıların daha fazla rahat etmelerini sağlayabilir. Hem özelliklerinin zenginliği hem de menüsünün ayrıntılı olduğunu göz önüne alırsak ara biriminin kolaylıkla erişilebilir ve basitçe ayarlanabilir olması da kullanıcılar için oldukça rahatlatıcı bir etken.

İzlediğiniz medya ne olursa olsun, hangi harici cihazı bağlamış olursanız olun, Philips Aurea size her türlü kolaylığı gösteriyor. 3 adet HDMI 1.3 bağlantısı ile 1080p tam HD panelinize diğer HD cihazları bağlayabiliyorsunuz. Arka panel haricinde ekranın sağında bulunan yan paneldeki USB ve PC kolay bağlantılarıyla harici diğer taşınabilir multimedya cihazlarınızı kolayca takıp TV’den oynatabiliyorsunuz.

Philips.Kumanda_1 Home&Technology’nin yorumu
Aktif çerçeve ve sezgisel Ambilight Spectra görüntüleme sayesinde televizyon izleme keyfiniz ve deneyiminiz tahmin edemeyeceğiniz kadar artıyor. Ekrandaki görüntülerin ışığa yansımasıyla dans eden renklerin büyüsünden kısa sürede çıkamıyorsunuz. 1080p Tam HD görüntü işlemcisi ve 4 trilyon renk işlemeye erişen Philips Aurea, böylece daha parlak ve canlı renklere kavuşuyor. Perfect Pixel HD Motoru kullanan Philips Aurea, 3ms’lik tepkime süreli 100Hz Clear LCD özelliği sayesinde görüntülere çift oynatım hızı ekliyor ve yüksek 100Hz yenileme hızı ile çalışıyor. Gizlenmiş 26 adet mikro hoparlörleri ile ön kısımda yer alan görünmez ince bir yuvadan ses vererek, hem görüntü hem de ses olarak eşit izleme keyfi sunuyor.
Philips Aurea 42PFL9900D LCD TV
Türk Philips 

+ Ambilight Spectra ile artan TV izleme keyfi, gelişmiş görüntü işlemcileriyle birlikte 3ms. tepkime süresiyle daha akışkan hareketli görüntüler.
- Şık uzaktan kumandasının arka ışığının olmaması.

Kutudan ne çıktı?

Uzaktan kumanda, 2x AAA pil, güç kablosu, masaüstü dönebilen cam ayak, duvara montaj aparatı, RF anten kablosu, kullanım kılavuzu.

Karne

Tasarım

9/10

Kullanım

19/20

Teknik

38/40

Ekstralar

19/20

Fiyat/Performans

9/10

Toplam

100/94

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Kasım 2007
Makale / İnceleme

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

HD izleme kalitesini AV ile yükseltin

Blu-ray uyumlu AV alıcısı Panasonic SA-XR700, dijital ev sinema cihazları için 7.1 kanala kadar, gelişmiş çift amplifikatör çözümü sunuyor.

Panasonic_XR700 Çevreleyen ses formatlarının genişliği ve gelişmiş donanım özellikleriyle ev sinema sistemleriyle uyumlu biçimde çalışan Panasonic SA-XR700 AV Alıcı, üç adet HDMI bağlantısına sahip. Blu-ray uyumlu AV alıcı, yüksek çözünürlüklü 1080p Tam HD desteği sayesinde, görüntülerin kalitesinde azaltma veya kayıp yaşamadan HDMI bağlantıları üzerinden HDTV’leri ve Blu-ray oynatıcıları rahatlıkla kullanabiliyorsunuz.

HD mavinin huzurunda
SA-XR700’ün ön panelinin her iki köşesinde, sağda ses ayarı ve solda kaynak seçici iki çevirmeli ayar düğmesi yer alıyor. Düğmelerin üzerinden sızan turkuvaz mavisi ışık, şık bir ortam katabilmeyi sağlamış. Ayrıca cihaz kullanımdayken, ön paneldeki ekrandaki karakterlerle de uyum oluşturuyor.

2 giriş, 1 çıkış sunan 3 adet HDMI bağlantısıyla gelen SA-XR700, VIERA Link özelliği sayesinde Panasonic’in diğer cihazlarıyla da tek kumanda üzerinden çalışan, tam uyumlu bir sistem. Dolby ProLogic IIx, Dolby Dijital EX, DTS 96/24, DTS-ES, DTS-NEO:6 dekoderlerinin yardımıyla ses çevreleme modunda iken 7 kanallı x 100 W veya stereo modunda 2 kanallı x 145 W güce sahip.

Panasonic_XR700_ArkaGiriş ve çıkışlarda hassasiyet için eskimeyi önleyen altın kaplamalı terminaller.

Profesyonel analog ses sistemlerini kullandığımız zamanlarda, alışkın olduğumuz kontrol ve kurulum ayarlarını uzaktan kumandaya gerek kalmadan ayarlayabiliyorduk. Fakat yeni nesil dijital sistemlerin beraberinde gelen her türlü gelişmiş özellik, ayarlar konusunda tembelliğe alıştırdığı gibi, uzaktan kumandaya da bağımlı hale getiriyor. Kolay kurulum mikrofonu gibi, sisteminizi iyi biçimde kolayca ayarlayabilmeniz için mutlaka uzaktan kumandasına ihtiyaç duyuyorsunuz. SA-XR700’ün ön paneli üzerinden ancak asgari ayarlar yapılabiliyor. Cihazın uzaktan kumandası bozulur veya kayıp olursa bir an önce yenisini temin etmeye bakın.

Zahmetsiz kurulum
Kolay kurulum mikrofonu beraberinde gelen SA-XR700, sizi yönlendirerek kumandası aracılığıyla sisteminizi odanıza göre en doğru biçimde yerleştirmenizi ve en iyi performansı alabilmenizi sağlıyor. Kolay kurulum mikrofonu ile birlikte odadaki her zamanki dinleme pozisyonunuzu alarak uzaktan kumandasının en altındaki auto-test tuşuna bastığınızda otomatik kurulumu başlatıyorsunuz.

Orta, kısa ve uzun tüm frekans aralıklarına iyi yanıt veren cihaz, ayrıntılı bas ve tiz ayarlarına sahip. İki kanal (A ve B) seçeneği olan SA-XR700’e çok kanallı ses sistem dışında ayrıca 2’li hoparlör bağlayarak sadece müzik dinlemek için stereo kurulum yapabiliyorsunuz.

Ön hoparlörleri minimum 80Hz’den başlamak üzere 100Hz’e kadar ayarlayabildiğiniz gibi, SA-XR700 alıcıya bağlayacağınız kolon tipli veya ayaklı olan iki ayrı tipteki hoparlörleri uzun ve kısa olarak seçebiliyorsunuz.

“Surround” moduna geçildiğinde arka hoparlörlerden gelen seste hafif bozulmalar oluşuyor. Rahatsız edici bu sorundan kurtulmak için en iyi seçenek, ses kaynağı eğer stereo ise “Surround” seçmeden yine stereo olarak sesi hoparlörlerden almak.

Home&Technology’nin yorumu
Çevreleyen ses formatlarının genişliği ve gelişmiş donanım özellikleriyle ev sinema sistemleriyle uyumlu biçimde çalışan AV Alıcı, 2+1 adet HDMI bağlantısı avantajı sunuyor. Yüksek çözünürlüklü 1080p Tam HD desteği sayesinde, görüntülerin kalitesinde azaltma veya kayıp yaşamadan HDMI bağlantıları üzerinden HDTV’leri ve Blu-ray oynatıcıları rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Panasonic SA-XR700 AV Alıcı
Tekofaks Panasonic

+ 1080p Blu-ray desteği, 3x HDMI ve 2x koaksiyel bağlantılarına sahip olması.
- 2 kanallı sesler “Surround” modunda iken arka hoparlörlerde hafif yayılmalar olabiliyor.

Kutudan ne çıktı?
Uzaktan Kumanda, 2x AA pil, güç kablosu, kullanım kılavuzu.

Karne 

Tasarım    08/10
Kullanım    15/20
Teknik 35/40
Ekstralar 18/20
Fiyat 07/10
Toplam 83/100

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Kasım 2007
Makale / İnceleme

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Yüksekten korkmayanlara Blu-ray oynatıcı

Sinemayı evinize getiren HD teknolojisinin en son harikası Panasonic DMP-BD10A Blu-ray oynatıcısı ile keyifli seyirler.

Panasonic-BD10_S Yeni nesil yüksek çözünürlüklü ses ve görüntüleme cihazlarının en yüksek HD görüntü kalitesini ve en gerçekçi çevreleyen sesi sunmasını amaçlayan Panasonic, tüm ürünlerinin birbirleriyle uyumlu çalışabilmesi için de Viera Link teknolojisinden faydalanıyor. Kalite ve performansın yanında tüketiciler için kullanım kolaylığı da kazandırmayı hedefleyen Panasonic’in en yeni Blu-ray oynatıcısı DMP-BD10A, seleflerine göre geliştirilen yeni teknolojik özelliklere ve eklenen yeni yeteneklere sahip.

Sinema artık evde izlenir
Ev sinema teknolojilerine gerçeklik katan Blu-ray medyalardan en iyi sonuca ulaşmak amacıyla geliştirilip yeniden aramıza katılan Panasonic DMP-BD10A, gerçek yüksek çözünürlükteki HD görüntüleri elde etmek için doğru çözümlerden birini sunuyor.

Blu-ray disk oynatıcı Panasonic DMP-BD10A, küçük kapalı mekanlara gerçek sinema şöleni yaşatıyor. Sinema keyfine yaşam ortamlarında yeni bir boyut kazandıran oynatıcı, Blu-ray diskleri oynatmak dışında, standart DVD’leri de 1080P çözünürlük değerine yükselterek, daha iyi kaliteye erişmiş görüntüleri sunabiliyor.

Panasonic BD10A yüksek kalitede görüntüler için, HD görüntülerde yer alan hareketli sahneleri daha akıcı ve duraksamadan gösterebilmeyi sağlayan Geliştirilmiş Piksel Doğrulama İşlemcisi “P4HD” (Pixel Precision Progressive Processor for HD) ve tüm optik medyalar için geçerli olan 1080p çözünürlük yükseltme gibi gelişmiş teknolojilerini barındırıyor. Ayrıca görüntülerde 297 MHz / 14bit’lik 4 hızda örnekleme ile “Video HQ DAC” yüksek kalitede dijital/analog dönüştürme özelliği de bulunuyor.

Görüntüde yer alan 16 piksellik veriden 1 piksel elde eden standart  işlemcilerin yanında, Panasonic BD10A aynı yükseltme işlemini 60 pikselden 1 piksel oranında gerçekleştiriyor. Yüksek hızdaki görüntü işleme özelliği ile saniyede 15 milyar pikselin üzerinde işlem yapabiliyor.

Panasonic’in yeni AVCHD dijital video kameralarıyla kaydedilen görüntülerin yüksek çözünürlüklü televizyonlarda izlenebilmesi için AVCHD oynatabilme özelliği yeni serisi DMP-BD10A bulunuyor. HD video kamerayı cihaza bağlayarak yüksek çözünürlüklü ağ üzerinden çekilen kaliteli görüntüleri kameraya yakışır biçimde HDTV’den izleyebiliyorsunuz.

Sahip olduğu gelişmiş özellikleriyle HD televizyonunuzla tam bir uyum içersinde çalışabilen Blu-ray oynatıcı, HDMI bağlantısı kullanıldığında tüm görüntü ve ses yükseltme avantajlarından sonuna kadar faydalandırıyor. 1080p işlemcili tam yüksek çözünürlüklü görüntü kalitesi ve çevreleyen ses teknolojileri ile filmler daha net olurken, sesler daha da berraklaşıyor.

Bir önceki modeli ile aynı biçimde 192 KHz / 24 bit’lik “Audio HQ DAC” ile sesleri yüksek kalitede dijital/analog dönüştürmesiyle tüm canlılığıyla alabiliyorsunuz. Daha önce Dolby Digital Plus ile birlikte gelen Blu-ray oynatıcıya, yeni BD10A’da bu kez Dolby True HD, DTS HD yüksek çözünürlüklü ses kod çözücüleri eklenmiş. Böylece HD görüntüler 7.1 kanallı dijital çevreleyen ses çıkışı ile birlikte daha da gerçeğe yakın oluyor.

Home&Technology’nin yorumu
Geliştirilmiş Piksel Doğrulama İşlemcisi “P4HD” (Pixel Precision Progressive Processor for HD), görüntüler için 297 MHz / 14bit’lik örnekleme yapabilen“Video HQ DAC” ve sesler için 192 KHz / 24 bit’lik “Audio HQ DAC” yüksek kalitede dijital/analog dönüştürme özellikleriyle filmleri tüm canlılığıyla seyredebiliyorsunuz. Bu özellikleriyle HD televizyonunuzla tam bir uyum içersinde çalışabilen Blu-ray oynatıcı, HDMI bağlantısı kullanıldığında tüm görüntü ve ses yükseltme avantajlarından da sizi faydalandırıyor. 1080p işlemcili tam yüksek çözünürlüklü görüntü kalitesi ve çevreleyen ses teknolojileri ile filmler daha net olurken, sesler daha da berraklaşıyor. Panasonic DMP-BD10A Blu-ray oynatıcı
Tekofaks Panasonic

+ HDMI bağlantısı üzerinden düşük çözünürlüklü görüntülere 1080p yükseltme yapabilmesi. Geniş dijital ses kod çözücü desteği.
- Yüksek fiyatı, kumandasının arka zemin aydınlatması yok.

Kutudan ne çıktı?
Uzaktan Kumanda, 2x AA pil, güç kablosu, kullanım kılavuzu.

Karne 

Tasarım    07/10
Kullanım    17/20
Teknik 35/40
Ekstralar 15/20
Fiyat 06/10
Toplam 80/100

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Kasım 2007
Makale / İnceleme

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Tüketici ne ister, ne istemez?

Elektronik cihaz pazarında üreticiler, teknolojiyi üretirlerken de satarken de düşündükleri tek şey tüketicilerdir. Peki, tüketiciler satın alırken neyi düşünüyor?

Zorunlu ihtiyaçlar ve sabit ödemelerden geriye kalan parayı en çok hobilerim ve zevkim için harcarım. Hacim olarak sıralarsak; Elektronik cihazlar, bilgisayar bileşenleri, DVD film/konserler, müzik albümleri ve kitaplar gibi. Satın almam için en büyük etken tabii ki ihtiyacımı karşılayabiliyor ve fiyat/performans çizelgesinin ortada buluşuyor olması.

Genel anlamda bir ürün üretime girmeden önce pazarda satılabilir olup olmadığına bakılır. Daha sonra donanım/yazılım teknolojisi ve tasarımı üzerinde yoğunlaşılır. Tüketici için ise, önce ihtiyacını karşılayabiliyor olması daha sonra fiyat avantajı ön plana çıkar. Şimdilik sadece “Tüketici Elektroniği” ve “Tüketicileri” üzerinde yoğunlaşalım.

Yarıiletken veya parça/aksesuar firmaları bile tüketici elektroniği ürünlerini hedefliyor. Herhangi bir cihaz popülerleştiği zaman, kısa zaman zarfında o ürünle birlikte kullanılan ya aynı işe yarayan ya da yardımcı olan aksesuar yan ürünler devreye giriyor. Apple markalı cihazlar için yapılan üçüncü parti veya yan ürünler buna en büyük örneği teşkil ediyor.

Üretici firmaların özellikle ses ve video cihazları için yaptığı atılımlarda daha çabuk dönüşler alınabiliyor. Çünkü tüketiciler bu cihazlardan en yeni teknolojileri içermesini ve özelliklerinin zengin olmasını bekliyor. Burada “tüketici” olarak nitelendirdiğim kitlenin ne ifade ettiğini biraz açmam gerekebilir. Birey bazında düşünecek olursak, bir ürün veya hizmete para harcayan her yaştan, her statüden her fert birer tüketicidir. Bir de içinde bulunduğu statü ve maddi durumu satın alma sıklığını sınıflandırmayan bireyler de vardır. İşte asıl tüketenler onlardır: Tüketiciler. Yani neye ne zaman ne kadar harcayabileceğini her zaman kestiremediğiniz alıcı grubu. Satın alacakları cihazların en yeni teknolojileri içermesini ve özelliklerinin zengin olmasını bekleyen tüketiciler. Diğer grup ise zorunlu olarak ve nadiren satın alması gereken bir ürün veya hizmet var ise birikmiş nakit veya kredi kartını cebinden çıkarabildiğiniz tüketicilerdir. Evet, onların sayısı çoktur ama markanızın sürekli müşterisi olmayı sürdüremezler.

Temelde hiçbir tüketici satın almayı düşündüğü ürüne hak ettiğinin üzerinde para ödemeyi istemez. Ya da eve götürdüğünde, kısa bir süre sonra ihtiyacının altında kaldığını görmek… Gerçek üretici olup da marka sahibi olan veya marka sahibi olup da üreticisi olmayan pek çok firma var. Ve sattıkları cihazlar ya kalitesi ya teknolojisi ya da fiyatıyla tüketicilerin ilgisini çeker. Türkiye’deki tüketici gruplarına baktığınızda belli bir çoğunluğun satın almada en büyük karar verme aşamasının ödeme koşulları olduğu ise gün gibi ortada. Ne kadar taksit kolaylığı o kadar çabuk karar verme süresi. Ama bu şekilde düşünmeyen devamlı tüketiciler için, cihazın dünyadaki teknoloji eğilimleriyle birebir uyuşması en büyük etken.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Kasım 2007
Agora / Editör

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

TV’lere özel ses çözümü: Dolby Volume

Dolby’nin geliştirdiği yeni Dolby Volume teknolojisi, hangi ses düzeyinde olursa olsun kanallar ve programlar arası geçişlerdeki ses seviyesini derecelendirerek TV’de duyma deneyimini daha iyi hale getiriyor.

DV_lifestyle Televizyonlardaki ses seviyesi sorunlarına çözüm olarak gösterilen yeni ses işlemci teknolojisi Dolby Volume, kırk yıl süren ses araştırmalarının sonucunda sıkıntılı günlere son verecek görünüyor.

İnsanların sesi algıladıkları ve sistemledikleri gibi sesi ölçen, analiz yapan ve kontrol eden eşsiz bir yapıya sahip olan Dolby Volume, herhangi bir stereo veya çok kanallı ses sinyalini, arzu edilen ses seviyesine doğal ve şeffaf biçimde yeniden oluşturuyor.

Dolby Volume Teknolojisinin bu başarısının ardında patentli iki özelliği yatıyor; “Volume Leveler” ve “Volume Modeler”.

Ses Seviyelendirme “Volume Leveler” özelliği, televizyon kanalları ve program materyalleri arasındaki ses seviyelerinin her zaman tutarlı olmasını mümkün kılıyor. İzleyicinin arzu ettiği ses seviyesini ayarlayarak, daha fazla keyif aldığı ve rahat ettiği dinleme derecesinde kalmasını sağlıyor.

Ses Örnekleme “Volume Modeler” özelliği ise tüm frekansları kapsayan ses deneyimi algılamasının, herhangi bir ses seviyesindeyken iletilmesini sağlıyor. İnsan kulağı, ses seviyesi düşürüldükçe yüksek ve düşük frekans aralığında duyumu daha az hassaslaşır. Ses Örnekleme ise bunu dinamik bir biçimde bas ve tiz ayarlama yaparak telafi ediyor. Böylece izleyiciler televizyondaki sesleri tüm atmosferi ve ayrıntılarıyla beraber duymaya devam edebiliyorlar.

dolby.logo Dolby Volume farkı
İcat olduğundan beri uzun yıllardır televizyon izleyicilerini sinir eden en büyük sorun, ses seviyesi olmuştur. Televizyonlardaki geleneksel ses seviyelendirme çözümleri ise bugüne kadar sesi sınırlama ve sıkıştırma teknolojilerine bağlı kalmış. Ama bu yaklaşım tarzı bizim aslında kulağımızla nasıl duyduğumuzun, sesi nasıl algıladığımızın karşılığı olmaktan uzaktı. Ayrıca elle veya kumanda yardımıyla değiştirilen ses seviyelerini, sesteki her frekans farklılığını dikkate almadan ayarlamaya tabii olmasıydı.

Televizyondaki ses seviyelendirme sorununa tamamen yeni bir yaklaşım olan Dolby Volume çözümü, izleyicilerin gerçekten yararına olan etkileyici ve kapsamlı bir teknoloji. Televizyondan gelen sesleri çarpıcı biçimde geliştiren Dolby Volume, dinleme deneyimini kesin biçimde farklılaştırıyor.

Dolby Volume cihazları
Hem televizyonlar hem de AV alıcılar içersinde kullanılabilen Dolby Volume, analog veya dijital herhangi bir sinyal ile etkin olabiliyor. Kablo, uydu, karasal veya IPTV yayınları olsun herhangi bir servisin üzerinden de çalışabiliyor.

Dolby Volume aynı zamanda televizyona bağlı cihazlar arasında geçişlerde (kablo televizyon yayınından DVD oynatıcıya) ses seviyesini ayarlama ihtiyacını da gideriyor. Böylece AV alıcı, ses sistemleri, stereo ses setleri gibi çeşitli ev sinema sistemleri arasında geçişlerde de ses ayarlamaya da artık ihtiyacınız kalmıyor.

Ses seviyesi sorunu: Tüketicilerin beklentileri
TV izleyen tüketicilerle yapılan sesle ilgili sıkıntıları ölçen genel bir anketi rakamlara döken IDC’nin Nisan 2007 raporundan çıkan sonuç, televizyon ses seviyesinin bir problem olduğu konusunda.

Anket katılımcılarından her iki kişiden biri ya geçtiğimiz 12 ay içinde yeni bir televizyon almış veya yenisini almayı planlıyor. Beş ayrı ülkeden seçilen 1.500’den fazla tüketici dünya çapındaki bu ankete katılmış:
A.B.D.’den 505, Çin’den 303, Almanya’dan 254, İngiltere’den 253 ve Japonya’dan 202 kişi.

Önemli olan bazı sonuçlar:

  • Tüm ülkelerde ses sorunu en yüksek rahatsız edici etken. Yüzde 60 üzerinde katılımcı ise çok rahatsız edici yanıtını vermiş.
  • Yüzde 80’nin üzerinde katılımcının ses seviyesi ayarını uzaktan kumanda veya televizyon üzerinden yaptığı ortaya çıkmış.
  • Katılımcıların yarısından çoğu ses ayarlamalı televizyon satın alma konusuna ilgi göstermiş.
  • Ankete katılan A.B.D., İngiltere, Almanya ve Çin’deki tüketiciler, ses ayarlamalı bir televizyona daha fazla bedel vermeyi düşünüyor.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Kasım 2007
Makale / Teknofokus

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Sony'den şekerli pil

Sony’nin yeni geliştirdiği şeker ile çalışan batarya enerjisini üzüm suyu ve sporcuların kullandığı enerji içeceklerinden alıyor.

Sony_BioBattery Bio-Battery adıyla tanıtılan yeni batarya, özel hazırlanmış ekolojik plastik maddeden oluşan 3.9 cm. boyutundaki bir kutunun içinde muhafaza ediliyor. Bu kutunun içersine dökülen şekerli solüsyon, solunum enzimlerinden faydalanarak bu sıvıdan 50 mW elektrik üretiyor. Oksijen yardımıyla bitkilerin fotosentezinden faydalanarak şeker doğal yoldan enerji üretmiş oluyor.

Geliştiren prototip ile Sony Network Walkman müzik çalar ve taşınabilir hoparlör bir arada kullanılarak, çalışma test edildi. Henüz test aşamasında olduğundan, şeker solüsyonuyla çalışan yeni batarya Sony Network Walkman müzik çaların neredeyse beş katı boyunda ve ağırlığında. Eğer günümüzün enerji çözümlerinden geriye kullanılabilir bir tabiat, temiz bir çevre kalırsa, geleceğin enerji kaynakları tamamen çevre dostu ve doğanın içinden gelen doğal ve temiz enerjiler olacak.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Ekim 2007
Aktüel / Ekotronik

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Zaman makinesi

Teknoloji her zaman her şeye ilaç olamayabiliyor. Kendi makinelerinizi kendiniz inşa etmek zorunda kalabilirsiniz.

Üç boyutlu yaşantımızı anlamlandıran hatta sınırlandıran en kıymetli olgu, su gibi gürül gürül akan ve durdurmak için barajların bile kafi gelemeyeceği, zamandır.

H.G. Wells 112 yıl önce yazdığı “Time Machine” kitabında pek çok bilim insanının da kabul ettiği gibi zamanı dördüncü boyut olarak nitelendirmiştir. Günümüz insanoğlunun teknolojisi, zaman içersinde yolculuk yapmayı mümkün kılamıyor. Ama evrenin en büyük teknolojisi ile buna biraz yaklaşabilmek mümkün.

Uzayın en büyük teknolojisi “İnsan”, makinelere gerek duymadan hatta yolculuk yapmaya bile ihtiyacı olmadan bunu başarabilir. Nasıl mı? Kendine zaman yaratarak, yapacaklarını gözden geçirerek, herkesin erişebildiği kaynaklardan faydalanıp gün boyunca harcanan saatlerini geri getirmesine gerek kalmadan günlük işlerini planlayarak... Örnekleri çoğaltabiliriz. İlacı zaten biliyorsunuz, sorun problemi görmek ve kabullenmek.

Bize verilen en kıymetli hazinemiz zamanımızı bizden çalanlardan kendimizi alıkoymak gerek.

Bilmek ya da biliyor gibi görünmek
Küresel ısınma ve önlemleri hakkında her türlü konuyu cümle içinde dahi olsa gündemine taşıyan pek çok alakasız kişi ve kurumlar olduğunu, bunların her geçen gün devasa arttığını görüyoruz. Her türlü ciddiyete sahip evrensel sorunlar, yeri geliyor dünyanın alay konusu olabiliyor.

Geçtiğimiz ay okuduğum bir köşe yazısında, Beyaz Saray’ın onayı ile Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA’nin sorgulama sırasında bazı “işkenceler” için başvurduğu suyu artık kullanmayacağını açıkladığı yazıyordu. Bunun sebebi aslında oldukça basit. Cenevre sözleşmesinin şartları altında Amerikan hükümeti, CIA’nin şüphelileri konuşturabilmek için izlediği yolda işkence olmasın diye, araç olarak suyu kullanmaktan vazgeçmesini söylemiş. Bu kadar.. Ama dünyanın bazı köşelerinde bu haber, suçlarını itiraf ederken de “Küresel Isınma” önlemlerini dürüstçe açıklayan bir devlet kuruluşu olarak yer aldı. Ne kadar ilginç değil mi?

Herhangi bir yerden öğrendiğiniz bilgiyi kendi dünya görüşünüz, felsefeniz, kültürünüz ve kafanızın alabildiği ölçülerde değerlendirip sonrasında da araştırmak ve sorgulamak bir yana dursun, sadece sahip olduğunuz o eşsiz kişisel bilgi kütüphanenizin derin bilgileri ile ortaya öylesine atlamak kolay bir iş olsa gerek. Örnekleri çok fazla sayıda olduğuna göre.. Peki zararı ne? İnsanları bilgilendirmek yerine gereksiz safsata ile boşlukları doldurmak. Zaman hızla akıyor. Yetişmeniz gerek, yoksa yavaşlar geride kalırsınız. Bilgi çağında kimsenin sizin kişisel zamanınızı çalmasına müsaade etmeyin. “Görelik Kuramı”nı kendimize göre uygulayamayacağımıza göre..

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Ekim 2007
Agora / Editör

Read More 1 Comment | Yazar seda irengü özmen | edit post

Sayısallaşan Bond, Indy ve Corleone

Efsane filmlerin görüntüleri "Lowry Digital Processing" ile geçmişten günümüze aktarılıyor.

007 Dr. No Eski analog filmler DVD formatına dönüştürülmeden önce, “Lowry Digital Images” yeni adıyla “DTS Digital Images” firmasının uyguladığı restorasyon işlemi olan “Lowry Digital Processing” sürecinden geçiyor. Adını, Kaliforniya’daki DTS Digital Images görüntü ve ses işleme merkezinin kurucusu John D. Lowry’den alan “Lowry Digital” işlemi, analog eski filmlerin günümüzün görüntü teknolojileriyle baştan başa yenilenerek, sayısallaştırma tekniğiyle her bir kare resmin devasa güçte bilgisayarlarla işlenmesi yöntemine dayanıyor.

Film materyalleri öncelikle çok yüksek çözünürlüklerde taranıyor ve daha da yüksek çözünürlükte işlemlere tabii tutuluyor. Ardından bu yüksek kalitedeki görüntüler DVD çözünürlüğüne düşürülüyor.

Sadece analog görüntülerin sayısallaştırılması ve işleme tabii tutulmasının yanında, “Lowry Digital” işlemi ile kurtarma konusunda da profesyonel işler ortaya çıkıyor. DTS Digital Image’ın elinde yeniden şekillenen James Bond, The Godfather ve Indiana Jones gibi efsane sinema serilerinin imaj kalitesi de buna bir örnektir.

“Lowry Digital” okunduğunda Low-Re’ye (Düşük-Çözünürlük) benzer telaffuza sahip olduğundan, yanlış anlamalara yol açabilir. Fakat işlemlerden sonra sayısallaştırılan HD görüntülerin daha düşük çözünürlüklere yani DVD çözünürlüğü olan 720x576 pikselle getirilmesinden dolayı, yüksek çözünürlükten daha düşük çözünürlüğe düşürme işlemi olarak kabul edilebilir.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Ağustos 2007
Makale / Teknofokus

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Teknoloji mi insana, insan mı teknolojiye muhtaç?

Teknoloji insan için gelişiyor olsa da, insanlar teknoloji için sürekli kaynak bulmak zorunda.

agora Teknolojinin hızına yetişmek mümkün değil. 60’larda Douglas Engelbart, tahtadan ilk fareyi bilgisayar üzerinde el yordamıyla istenen işlemin kolayca yapılabilmesi için icat etmişti. Optik, kızılötesi kablosuz, radyo dalgalı, Bluetooth derken teknolojinin geldiği son nokta artık faresiz bilgisayar kullanabilmeye olanak tanıyor. MP3’ün de yaratıcıları olarak bilinen Stuttgart’lı Fraunhofer Institute for Industrial tarafından geliştirilen, EYCIN olarak adlandırılan (Eye-Controlled Interaction) sistem sayesinde, elleri kullanmaya gerek kalmadan sadece göz hareketleriyle bilgisayarda işlemler yapılabilecek. Ekranda gördüğünüz bir dosyayı açıp, işlemi bilgisayarın yapması için komut vermek istediğinizde gerekli olan tek şey gözünüz.. Dosyaya 30ms. bakmanız yeterli.

Aslında yeni sayılmayan bu projenin kaynağında grafik ara yüzünün (GUI) gözlerle idare edilmesini sağlayacak bir vizör ve çeşitli kontrol araçları üzerine çalışmalar yapan bir Alman endüstri şirketi var. Uzun zamandan beri bu teknoloji başka alanlarda da geliştirilerek son olarak EYCIN projesi halini almış. Sistem, bir monitöre bağlanan özel bir kızılötesi kamerayla işliyor. Kamera, optik tanıma yazılımıyla gözbebeğini yaklaşık 1-1.5 metre uzaklıktan tespit edip onu izlemeye başlıyor. Gözün baktığı alanın koordinatlarını hesaplayıp verileri transfer eden yazılımla, ekrandaki imleç göz bebeği hangi bölgeye yönelirse oraya hareket ediyor ve kullanıcı belirli seçim alanlarının içinde bulunan tuşlardan birine yarım saniye kadar baktığında, EYCIN sistemi bu hareketi bir tıklama olarak yorumlayıp işlemi gerçekleştiriyor. Projenin geliştiricileri bu sistemin sadece bilgisayarlarla değil çeşitli ev aletleri ve ev elektroniği cihazları üzerinde de kullanılabilmesi için çalışıyorlar. Odaların ışıklarına gözle kumanda etmek de mümkün olabilecek.

Bu teknoloji öncelikle zevk için bir kullanım değil, çalışırken her iki elini de kullanmak zorunda kalan bakım teknisyenleri ve felçli hastalar için düşünülmüş. Tabii ki teknoloji ileride geliştirildiği ve yaygınlık kazandığı takdirde her zevke ve her insanın kullanımına sunulacaktır.

Teknoloji hayatımızı kolaylaştırmasına kolaylaştırıyor ama, bağımlı hale getirip tembelliğe de sürüklüyor. Günlük hayat içersindeki alanlarımızı her geçen gün kaplayan enerjiye muhtaç teknoloji cihazlarına kolayca alıştığımız aşikar. Bu bağımlılığın her geçen gün artışı nedeniyle de yaşlı evimiz dünyayı da sürekli hasta ediyoruz. O hasta olunca, ondan bir parça olan biz insanlar da zarar görüyor, geç kaldıkça tedavisi mümkün olmayan yeni hastalıklara da kucak açıyoruz.

İnsanların dünyaya bıraktığı “carbon footprint”leri, yani hayat boyu harcadıkları enerjinin salınımını bireysel olarak azaltma yönünde yeni kararlar alıp, az da olsa alışkanlıklarımızda değişiklikler yaparsak, küresel ısınmanın dünya üzerindeki ekstra yükünü de azaltmış oluruz.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Eylül 2007
Agora / Editör

Read More 1 Comment | Yazar seda irengü özmen | edit post

Jack, küresel ısınmaya karşı

Çekimlerine başlanan “24” dizisinin 7.Gün’ünde küresel ısınmaya ve karbon salınımına dikkat çekilecek.

jack-gw-s7 ABD’de Terörle Mücadele Birimi “CTU” ajanı Jack Bauer’ın her bölümü gerçek zamanlı ilerleyen 24 saatlik maceralarını konu alan, ülkemizde CNBC-e kanalının beş yıldır yayınladığı “24” dizisi yedinci sezonunda küresel ısınmayla mücadeleye girişiyor.

Sadece senaryoda değil dizinin tüm prodüksiyonunda da küresel ısınmaya karşı önlemlere başvuruluyor. Karbon salınımını azaltmaya yönelik yapılan düzenlemelere göre sezon sonuna gelindiğinde de tamamen salınımın olmaması hedefleniyor. Dizinin çekimlerinde kullanılan 26 taşıt ve 5 jeneratör de çevre dostu biyodizel yakıtla çalışıyor. Çekimlerin yapıldığı Los Angeles’da Su ve Enerji Bakanlığı’nın aracılığıyla, prodüksiyon boyunca harcanacak enerji, rüzgar, su ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından satın alınıyor. Bunun sonucu olarak sağlanan “Yeşil Enerji” ile birlikte kullanılan tüm teknik cihazlar da aynı şekilde çevreye daha duyarlı biçimde işlerini görüyor. Ayrıca senaryolar, çekim çizelgeleri ve diğer kağıt baskılı notlar da taşıt kullanılarak ve elden teslim etmek yerine e-posta aracılığıyla gönderiliyor.

Dizinin baş oyuncusu Kiefer Sutherland, küresel ısınmayla ilgili mesajlar veren bir video ile de konuya dikkat çekiyor. Yıllardır milyonların kahramanı olan Sutherland’in canlandırdığı karakter Jack Bauer’ın verdiği talimatlara ve tavsiyelere dizide oynayan diğer karakterler uymuş olsaydı her kriz 24 değil 12 saatte çözülmüş, dizinin adı da “12” olurdu herhalde. Küresel ısınma ile mücadele konusunda umarız diğer diziler ve milyonlarca izleyenleri de, kahramanımız Jack Bauer’dan esinlenir.
www.fox.com/24/info.htm

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Eylül 2007
Aktüel / Ekotronik

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Sofradan araç yakıtına

Panasonic, üretim aşamasında gösterdiği çevre dostu faaliyetlerini, lojistik kamyonlarında kendi ürettiği biodizel yakıtları kullanarak geliştiriyor.

Panasonic Panasonic kurduğu 7 biodizel arıtma tesisinden bir yılda toplam 9 bin 500 litre atık yemek yağını biodizel yakıt olarak arıtmayı amaçlıyor ve böylece Japonya’daki CO2 azaltımına yıllık 30 ton katkıda bulunmayı hedefliyor. Ayrıca, Panasonic projeyi 2010 yılında Japonya’daki tüm fabrika ve şirketleri kapsayan bir faaliyet olarak teşvik etmeyi amaçlıyor.

Biodizel yakıtı, kullanılmış bitkisel yemek yağından üretiliyor. Biodizel yakıtlara, arıtılabilmesi ve dizel (veya hafif petrol) araçlarda kullanılabilmesi için, viskozite ve yanma noktasını düşürmek üzere etanol ve bir katalizör ekleniyor.

Panasonic,  bugün 18 lojistik kamyonu, 2 forklift ve 2 adet şirket çalışanının özel arabaları dahil toplam 25 araç ile üç şehir otobüsünün çalıştırılmasında kullanılan biodizel yakıtı 2010 yılında Japonya’daki tüm grupları kapsayan bir faaliyet olarak teşvik etmeyi amaçlıyor. 1 kilo bio-yakıt kullanılması, 0,8 kg az petrol kullanımı sağlıyor ve ısıtıcı gazları azaltma maliyetini ise 70 yen (yaklaşık 0.43 Euro) düşürüyor.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Eylül 2007
Aktüel / Ekotronik

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Doğa ile dost kağıt

Ağaç kesimini azaltacak yeni bir kağıt üretim yöntemi geliştiren Xerox, her yıl 1 trilyon ofis kağıdının kullanıldığı Amerika’da satışa sundu.

Dijital baskı ve kopyalama makinelerinde kullanılmak üzere geliştirilen ve ağaç tüketimini yarı yarıya azaltacak “Yüksek Randımanlı Kağıt” (High Yield Business Paper) adlı yeni mekanik fiber kağıt, Xerox’un A.B.D Webster’daki AR-GE Laboratuarında geliştirildi. Yarı yarıya daha az ağaç ve daha az su ve kimyasal madde kullanılan yeni kağıdın üretildiği fabrikada fosil yakıtlar yerine hidroelektrik enerji kullanılıyor. Böylece kağıt üretiminde ortaya çıkan sera gazı emisyon oranı da yüzde 75 düşürülmesi sağlanıyor. Geliştirilen bu kağıt, dijital baskı ve kopyalama makinelerinde güvenle kullanılabilecek türünün ilk ve tek ekolojik kağıdı olarak tanımlanıyor.

Geleneksel kağıt hamuru üretiminde ağaç kütükleri, su ve kimyasal bir karışımın kullanıldığı kimyasal yoğurma sürecinden geçerek ağaç lifleri ayrıştırılıyor. Ayrıştırılan ağaç liflerinin üzeri selüloz ile kaplanıyor. İşleme giren her ağaç parçasının yaklaşık yüzde 45’i kağıt haline geliyor. Geride kalan ahşap kimyasalları işlem esnasında enerji oluşturmak için yakılıyor. “Yüksek Randımanlı Kağıt” ise mekanik bir yoğurma sürecinden sonra üretildi. Yeni bir yaklaşımla geliştirilen ağaç kimyasalları, işlem esnasında kağıt yapıcı liflerden ayrılmadığı için bu yöntem her ağaçtan iki kat daha fazla kağıt üretilmesini sağladı. Diğer bir deyişle ağaç parçalarından yüzde 90’ın üzerinde kullanım oranı yakalanmış oldu.

Mekanik fiber kağıdın özellikleri
Mekanik fiber kağıt benzersiz karakteristik özellikler taşıyor. Ekolojik faydalarının yanı sıra halen kullanmakta olduğumuz standart 75 gramlık kağıttan daha az, yaklaşık 67 gram ağırlığında olan “Yüksek Randımanlı Kağıdın” her kilosunda yaklaşık yüzde 10 daha fazla yaprak bulunuyor. Ayrıca hafif olmasından dolayı doğrudan pazarlama yapan şirketlerin gönderim maliyetlerini de azaltacağı söyleniyor. Ancak tıpkı gazete kağıdında olduğu gibi yeni geliştirilen mekanik kağıt da, arşiv nitelikli kullanım için elverişli değil. Yumuşak renk tonuyla yüzde 84 parlaklık oranına sahip Xerox’un yeni kağıdı, arşiv ömrü gerektirmeyen dokümanların her ışık ortamında kolayca okunabilmesini sağlıyor.

Xerox’un “Yüksek Randımanlı Kağıdı”, Xerox DocuTech ve Xerox Nuvero ürün ailesi, Xerox 4110 Kurumsal Baskı Sistemlerinin de aralarında yer aldığı dijital yazıcı ve kopyalama sistemlerinde kullanılabilecek. Yeni mekanik fiber kağıt A.B.D'de Ağustos ayı başında satışa sunuldu. Xerox'un yeni mekanik kağıdına müşterilerden talep gelmesi halinde Türkiye'de de tüketicilerle buluşturmayı planlıyor.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Eylül 2007
Aktüel / Ekotronik

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Zararlı maddeler giremez

Avrupa Birliği tarafından dikte edilen RoHS, elektronik cihaz üretiminin insan sağlığına ve çevreye zarar vermemesi için, zararlı maddelerin elektrikli ve elektronik ürünlerdeki kullanım miktarlarını kısıtlıyor.

rohs_sunflower Türkçe’de “Zararlı Madde Kullanımının Sınırlandırılması” olarak geçen RoHS (The Restriction of Hazardous Substances Directive), elektrikli ve elektronik ekipmanlarda ya da parçalarında kullanılan bazı potansiyel zararlı maddelerin bulunmamasını veya sınırlandırılmasını şart koşan Avrupa Birliği ülkeleri tarafından hazırlanan, uluslararası bir yönetmelik. Bu zararlı maddeler;
Kurşun (Pb), Cıva (Hg), Kadmiyum (Cd), Hexavalent Chromium VI veya Cr6+ (VI), Polybrominated biphenyls (PBB) ve Polybrominated diphenyl ether (PBDE).

2002/95/EC olarak da adı geçen RoHS yönetmeliği, 1 Temmuz 2006 tarihinde Avrupa’nın genelinde yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin temelindeki elektrikli ve elektronik ekipmanlarda (EEE) bu altı maddenin kullanımının kısıtlaması ile insan ve çevre sağlığının korunmasına katkı sağlanmakta. WEEE yönetmeliği ise kullanılması mecbur fakat aşılmaması gereken en düşük geri dönüşüm seviyesini belirlerken, RoHS hangi maddelerin kısıtlanması gerektiğini ve sınırı belirtilmiş maddelerin seviyeleri konusunda kısıtlamalarının kesin olarak belirtmesi üzerine çalışmaktadır.

Sağlığa zararlı maddeler
RoHS kuralları birçok kişi tarafından "Kurşunsuz Üretim" gibi yorumlanıyor olsa da, işin aslı sağlığa zararlı maddeler sadece kurşundan ibaret değil. RoHS kapsamında kullanımı yasaklanan 6 madde ve izin verilen maksimum kullanım miktarları 1/1000 gibi kısıtlanmıştır.

-Cd

Cadmium

%0.01 ppm

-Hg

Mercury (cıva)

%0.1 ppm

-Cr (VI)

Hexavalent Chromium

%0.1 ppm

-PBB

Polybrominated Biphenyl

%0.1 ppm

-PBDE

Polybrominated Diphenyl Ether

%0.1 ppm

-Pb

Lead (kurşun)

%0.1 ppm

ppm = parts per million (ağırlık cinsinden)

Kurşun lehim bileşiminde bulunur ancak kalay gümüş ya da kalay bakır karışımı lehim yerine tercih edildiğinde bu direktife uyum sağlanabiliyor. Cıva ise pillerde bulunan bir katkı maddesidir ancak cıvasız pillerde imal edilebiliyor. Diğer zararlı maddeler ise genellikle kontak temizliğinde kullanılan spreylerde bulunuyor. Genel olarak insan sağlığına zararlı olan bu maddeler, hamile kadınlarda çocuk düşürmeye yol açabilir ya da kana karışarak hücrelerin ölmesine neden olarak kansere de dönüşebilir. Bu yüksek risklerinden ötürü elektrik ve elektronik malzemelerin imalatında ancak 1/1000’in de altında bulunmasına izin veriliyor. Bunun tespiti ise malzeme sıvı fazına geçirildiğinde, gerekli analiz cihazlarında ölçülebiliyor.

Sağlığa zararlı maddelerin kullanım yerlerirohs_

Kurşun

Lehim, aktif ve pasif elektronik malzeme, terminasyon uçları, baskılı devre kaplamaları, cam, akü ve piller.


Cadmium

Elektroliz kaplamalar, plastik malzeme, sensörler, NiCd piller, kıvılcım çıkaran kontaklar.


Cıva

Piller, anahtarlar, sensörler, röleler, floresan lamblalar.


Hexavalent Chromium

Krom, kaplamalar


PBB-PBDE

Alev almayı önleyici malzeme

RoHS bir Avrupa Birliği direktifi olmasına karşın, tüm dünyada geçerliliği korumakta. Çünkü, Avrupa dışındaki EEE üreticileri, bu ürünleri veya malzemeleri nihayetinde Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye ihraç etmesi durumunda, bu direktifteki mevzuata tam olarak uymak zorunda kalıyor.

RoHS direktifi kapsamına giren; ev cihazları, bilgi teknolojisi ve telekomünikasyon teçhizatı, tüketici elektroniği, aydınlatma montajı, elektrikli aletler, oyuncaklar, spor ve boş zaman teçhizatı, otomatik satış makineleri ve filaman lambalar için tüm kısıtlamalar geçerlidir. Bu ürünleri üreten bir firma direktife uygun olmayan bir ürünü Avrupa’ya satmaya kalktığında satışı yasaklanıyor ve ürünleri toplatılıyor.

Diğerleri ne yapıyor?
Dünyanın diğer bölgeleri de benzer tedbirleri kabul ediyor. Aralarında bu konudaki önlemleri ilk başlatan ülke olan Japonya olmasına karşın, Avrupa Birliği daha hızlı adım atmış. ABD ise Ocak 2007 tarihi itibariyle benzer uygulamaya geçmeyi hedeflemiş üçüncü bölge olarak sırasını bekliyor. Asya ülkeleri ve özellikle dünyadaki EEE üretimin büyük çoğunluğunu yapan Çin'de bulunan ufak firmalar bu konuda yavaş davransa da, bu ülke yönetimleri RoHS kurallarına uyma konusunda oldukça kararlı.

RoHS’a uymamanın cezası
Bu konuda her Avrupa Birliği ülkesi kendisine göre kanun ve kurallar koyuyor olsa da, İngiltere Ticaret ve İçişleri Departmanı tarafından önerilen cezalar, RoHS uyumlu olmayan ürünle ilgili olarak ürünün pazarda yasaklanması, RoHS ihlalinden sorumlu olan kişilerle ilgili olarak 3ay ila 2 yıl arası hapis ve en az 5,000 Sterlin para cezası öngörülüyor.

RoHS kurallara uygun olarak üretilmiş malzemelerin ürün kodlarında bazı firmalar değişiklik yaparken bazı firmalar ürün kodlarını değiştirmemeyi, ancak paketleme esnasında "RoHS uyumludur" ibaresi kullanmayı tercih ediyorlar. Sağlığa zararlı bu maddeler, üretim sırasında üreticiye birçok faydalar sağladığından, bunlardan vazgeçmeleri demek bazı üretim zorluklarını da kabul ettiklerini göstermektedir. Bu sebeple tüketici olarak satın alacağınız bir üründe "RoHS uyumludur" yazısı gördüğünüzde bilinçli davranarak o markayı tercih etmeniz halinde, hem size hem de gelecek için daha sağlıklı bir yaşama ufak da olsa katkı sağlayacaktır.

Daha ayrıntılı bilgi için:
www.rohs.gov.uk

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Ağustos 2007
Makale / Ekotronik

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Televizyon izlemenin yeni yolları

İnternet her derde deva, hatta yılların eğlencesi televizyonun bile yeni adresi.
Çok yakın gelecekte kablo tv sağlayıcıları hizmetlerini internet üzerinden vermeye başlayacak.

laptop.tv.houseİletişim teknolojilerinin ilerlediği yol, alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Yeni baştan şekillenen yaşam biçimleri, mekana ve hatta eşya bağımlılığına zorunluluğu ortadan kaldırıyor. İletişim yolunda atılan en büyük adım olarak nitelendirilen telefon bile artık, başlangıçtaki yolundan çoktan çıktı, başını aldı gitti bile. Günümüzde iletişim ses, mesaj, veri ve görüntü gibi dört kollu bir dev olarak, tüm işlevini internete devretti, devretmek üzere. Raporlar 2010’dan itibaren, ses ve yayın teknolojilerinin yolunu kablolardan kurtarıp tamamıyla internete yöneleceğini söylüyor.

Arama motoru hizmeti ile başlayan Google, sürekli büyümeye devam ederek Google ağının internetin her bacağında olması için hızla çalışmaya devam ediyor. Astronomik bir bedelle YouTube aldıktan sonra herkesin daha dikkatli izlediği Google, geçtiğimiz ay da Grand Central Communications şirketini satın aldı. Bu satın alma haberi ülkemizde de YouTube kadar ses çıkarmadıysa da yakında herkesin haberi olacak. Çünkü GCC, internet telefon hizmeti veren bir şirket. Skype’ye rakip geliyor. Telefonu da internete kaptıran iletişim sektöründen sonra, sıra TV’de. Google da tıpkı yeni rakibi olduğu Skype’nin kurduğu Joost gibi, internet ağlarında kendi kanal platformunu devreye sokacak.

Gördüğünüz gibi internet kendini geliştirmeyen veya çağın hızına ayak uyduramayanların korkulu rüyası olmaya devam edecek. Televizyon yayıncılığında dijital karasal yayınlara bile yeni yeni geçiliyorken, geniş bant internetin Wimax gibi kablosuz olarak sunulduğu pek çok yerde şimdiden bir işlevi kalmayacak.

Yeni kahramanlar dizilerden
Hobilerim; Kitap okumak, müzik dinlemek, DVD film&konser seyretmek,  internetten indirdiğim dizileri izlemek.....
Artık hobilerini sayanlar arasındaki bilgisayar ve interneti yoğun olarak kullanan kişiler hem hobilerine bilgisayarı ve interneti eklemiyorlar hem de TV izlemek yerine internetten dizi izlemek diyorlar. Yeni kahramanlarını bizim jenerasyon gibi (70-80’ler) çizgi romanlardan, çizgi filmlerden değil, televizyon dizilerinden almaya başladılar: 24’un Jack Bauer’ı, House M.D.’nin Doktor G. House’u, Lost’un John Locke’u, Sawyer’ı, Heroes’un Hiro’su gibi... Stan/Kyle ve Jericho’yu da unutmamak gerek.

“Televizyon izlemek” denildiğine, parlak ışık yayan bir kutunun önünde oturmuş insanlar olarak akıllara gelen görüntü de yok olmak üzere. Son iki yıl içersinde özellikle TV dizilerini takip eden izleyiciler, kanalların yayın çizelgesine uymak istememeleri ve reklam politikalarına karşın, internetten ücretli indirdikleri veya ücretsiz “web streaming” yöntemiyle dizileri, istedikleri zaman peş peşe bölümler halinde ister televizyonlarından, isterlerse de bilgisayarlarından izleyebiliyorlar.

“Web Streaming” sistemi, internette bir ağ içersinde yer alan ses veya video dosyasının, bulunduğu makinenin IP’si üzerinden yayınlanması işlemidir. Bilgisayarın başındaki izleyici, ses veya video dosyasını izlerken aslında eş zamanlı dosya verilerini de bilgisayarına indirir. YouTube sitesindeki videolar da aynı şekilde “Web Streaming” olarak yayındalar.

Live! Earth konserleri
Küresel ısınmaya karşı mücadele etmek amacıyla 7 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Live Earth konserleri, 7 kıtada 24 saat süren müzikle ve Black Eyed Peas, Bloc Party, Bon Jovi, Chris Cornell, Genesis, Joss Stone, Linkin Park, Madonna, Metallica, Michael Nyman, Red Hot Chili Peppers, Rihanna, Roger Waters, Sarah Brightman, Shakira, Smashing Pumpkins, Snoop Dogg, The Police ve UB40 gibi farklı müzik türlerindeki dünyanın en iyi 150’den fazla müzisyenin katılımıyla insanları, kuruluşları ve hükümetleri iklim krizine bir çözüm bulmaları için birbirine bağladı.

Bu dev küresel müzik etkinliği bu yıl bir yeniliğe de imza attı. Dünyanın dört bir yanındaki konserler aynı zamanda liveearth.msn.com internet sitesinden canlı olarak verildi. Adına yakışır biçimde Live! olan bu konserleri evlerinden çıkmadan, Londra’ya, Washington DC’ye, Pekin’e, Sidney’e, Hamburg’a, Johannesburg‘a ve Tokyo’ya uzanan internet bağlantıları sayesinde herkes rahatça izleyebildi. Konser alanlarındakiler, internetten seyredenler ve televizyon başında izleyenlerle birlikte 2 milyardan fazla insana ulaşıldı.

İnternette kimler var?
İnternet telefon hizmetinde dünya öncüsü Skype'ın kurucularından yeni bir internet hizmeti olan Joost.com, internet üzerinden istediğiniz televizyon programını, arzu ettiğiniz saatte, ücret ödemeden izleyebilmenizi sağlıyor. Paramount Pictures, Warner Bros yayınlarından, haber kanallarına,  Transformers’ın Generation 1 çizgi filmlerinden, klasik filmlere, MTV, VH1’dan 2007 NHL Playoffs maçlarına kadar televizyon yayınlarını veriyor.

Şimdilik test yayınlarının son evrelerinde olan Babelgum ise daha çok online “home video”lara yer veren ama bunu YouTube ve MSNLive gibi can sıkıntısından duvarda gölge oyunu yapanların, köpeğini kedisini çekenlerin, liseli kızların videolarına yer vermeden yapacak. Kısaca içerik seviyesi yüksek olan videolarla zenginleşecek bir oluşum hedefleniyor. Mesela Türkiye’ye de geçen günlerde gelen ünlü yönetmen Spike Lee’nin "Jesus Children of America" adlı kısa filmi özel olarak ilk defa Babelgum.com’da yer alacak.

iTunes, Joost ve Babelgum gibi yasal hizmet veren siteler olmasına karşın, Türkiye’den bu sitelere “web streaming” erişimimiz olmadığından, program/dizi bölümlerini satın almak veya da ne yazık ki mümkün olmuyor. Aynı şekilde ABC, CBS, CW, FOX, NBC gibi ABD’de birçok televizyon kanalı yayınlarını ücretsiz olarak internet üzerinden sunuyor olsa da, sadece kendi ülkelerinin sınırları içersine yani ABD’ye kayıtlı IP adreslerinin siteye bağlanmasına izni veriyorlar. Elbette bunun da çareleri mevcut. Televizyon kanalları programlarını ve dizilerini internetten de yayınlarken, aynı zamanda sadece “webisode” yani internete özel yayınlanan dizilere veya dizilerine alternatif bölümlere de yer veriyorlar.

Web + Episode = Webisode
“Webisode” Web ve Episode kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan yeni bir internet kavramı. ABD’nin yeni yayın politikalarıyla, ratinglerini beğenmedikleri dizileri sonlandıran kanalların, diziyi izleyen hayranları tarafından daha fazla rahatsız edilmemek için yayınlanmayan bölümleri “episode” internette izlenmeye açıyorlar. Özellikle takip ettiğim Vanished ve Drive dizilerinin devam bölümleri FOX kanalının internet sitesinden yayınlandı. ABD’de de yayında iken reytinginin düşüklüğünden diziyi iptal eden FOX TV, buna mukabil internetten de ABD dışından bağlanan dizilerin hayranlarına izlemeleri için izin vermedi.

Uzaktan kumandadan daha iyi
Sunucularında herhangi bir video dosyası bulundurmayan TV Links sitesi, başka siteler altındaki dizi, film, video klip gibi dosyaları indeksleyerek izlemenizi sağlıyor. Yine web streaming ile videoları diğer sitelerden çağırarak izleten sistemde öncelikle bilgisayarınıza “Divx Web Player” eklentisi yüklemeniz gerekiyor.  www.tv-links.co.uk

Türkiye’nin de Sipru’su var
Doğuş Yayın Grubu’nun yeni internet yayın platformu projesi olan Sipru, şimdilik test aşamasında. Mevcut olan televizyon yayınlarını internet bağlantısıyla izlemenizi sağlıyor. Belki test aşaması tamamlandığında, CNBC-e ve e2 kanallarında yayınladıkları dizilerini, izleyicilerinin internetten istediği zaman izleyebilmelerini sağlar. Elbette bunun için Türkiye’nin de genişbant internet hızlarını dünya standartlarına yükseltmesi gerekiyor. Yoksa stabil bir hızda seyretmeyen maksimum 2mbit olan internet bağlantılarımız ile ancak YouTube izlemeye devam edebiliriz.

Yazılımı içersinde sadece TV kanalları ve radyo istasyonları bulunmuyor. Siprumetre gibi kullanıcıların izlenilen programa oy vererek programın reytingini gerçek zamanlı olarak belirleyebildiği interaktif uygulamalar da mevcut. Kullanıcı belirli 5 dakika aralıklarla aynı programa oy verebiliyor.

Sipru internet üzerinden gerçek zamanlı olarak NTV, CNBC-e, e2, NBA TV, EUX TV, Kime Diyorum Ben, MTV, TV8, PowerTürk TV ve Fashion TV kanallarının seyredilmesini, NTV radyo, Radyo N101, Radyo EKSEN ve Rokket FM radyolarının dinlenmesini, güncel haberlerin akışının ve Borsa-Döviz yatırım araçlarının günlük fiyat değişim verilerinin takibini sağlayan, hava durumu güncel bildiren kullanımı kolay, P2P “peer to peer” teknolojisiyle çalışan bir uygulama.

P2P teknolojinde, sisteme ilk giren kullanıcı direkt olarak ağa bağlanıyor, bundan sonra gelen kullanıcı bu ilk kişiden yayını alıyor. Üçüncü kişi de bu ikisinden. Böylece sistem bir ağaç gibi dallanarak büyüyor. Sistemden biri çıktığında bu kişiye bağlı olan diğerleri ya diğer kullanıcılara yada direkt olarak ağa bağlanarak yayın almaya devam edebiliyorlar.

Kullanıcısı olmak için internet sitesindeki formu doldurmanız gerekiyor. Formu gönderdikten sonra Sipru’yu bilgisayarınıza yükleyebileceğiniz linki sizinle paylaşıyor. Sipru

Hepsi-Bir-Arada teknolojiler
Geleneksel televizyon, teknoloji altyapısı ileri ülkelerde daha az rağbet görecek, bu çok açık. Çünkü yaşadığımız yeni çağda bir gün için 24 saat geçerli olsa da, zaman her zamankinden daha da hızlı ilerliyor. İnsanlar kısıtlı zamanlarını iyi kullanmadıkları takdirde hem dünyanın gerisinde kalıyor hem de nimetlerinden tam olarak faydalanamıyor. Bu yüzden insanlar, TV yayıncılarının belirlediği saatlerde sevdiği programları ve dizileri izleyebilmek uğruna eve tıkanıp, günlük işlerinden ve özgürlüklerinden kısıtlamayı tercih etmiyorlar. İnternetten indirmeyi ve kendilerinin belirleyeceği saatte ve yerde daha sonra izlemeyi pratik buluyorlar.

Tüketici elektroniğinde de birbirinin alanına giren cihazlar ilk önce garip karşılanmış, kullanıcıları tarafından kabul görmeyecekmiş gibi tüketiciler yönlendirilmeye çalışılmıştı. Ama bu düşüncelerin hepsi inanılmaz sürede hükümsüz kaldı. Tüketici açısından bakıldığında ise, bunun tam tersi olarak birden fazla fonksiyonu içeren cihazlar veya hizmetler çok daha çabuk benimsendi. Kişisel video kaydedicili televizyonlar, dijital kart okuyuculu harici medyaları okuyabilen DVD oynatıcılar, fotoğraf çeken ve medyaları çalabilen cep telefonları, TV anteni takılabilen dizüstü bilgisayarlar günümüzde en popüler modelleri oluşturuyor.

İnternet teknolojisi, insanoğluna sağladığı avantajlar bakımdan ucu bucağı olmayan bir evreni -imkanlar dahilinde- parmaklarının ucuna kadar sunuyor. Kaynaklar bakımından da sonsuz olan bu evrene hizmetlerini inatla taşımamış olanlar ise gelecekte de var olamayacak.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Ağustos 2007
Makale / Teknofokus

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Kadınların teknolojiye ilgisi, erkeği yendi

Teknolojinin cinsiyeti yok ama, tüketici elektroniğinde müşteri odaklı ürünler her gün yenileniyor.

women-tech (Custom)

Biliyorum inanması zor ama, tüketici elektroniği satın alma konusunda kadınlar günümüzde ekseriyetle daha fazla sorumluluk sahibi. Dünya genelinde hazırlanan raporlara bakacak olursak, dizüstü bilgisayarından cep telefonlarına, yeni nesil TV’lerden video kameralarına kadar erkeklerden daha fazla teknoloji ile donanıyorlar. Daha bebek sayılacak yaşlardan beri elektronik ve teknoloji ile haşır neşir olan bir kadın olarak aynı şeyi henüz Türkiye’ye bakarak söyleyemeyiz.

Pek çok insan camın ardından en güncel ve yeni elektronik cicilere bakarken, kadınların tüketici elektroniği cihazlarına sadece geçtiğimiz yıl 150 milyar dolar harcadığını öğrenmek sizi şaşırtmasın. Tabii ki bir de şöyle bir durum da söz konusu... Hediye olarak taşlı maşlı mücevheri, bir elektronik cihaza tercih ederler mi? Yok artık daha neler...

Kadınlar elektroniğe erkeklerden daha fazla harcıyor. Tüketici elektroniği üreticileri, kadınlara yönelik daha fazla elektronik ürün tasarımı konusunda fikir birliği içersindeler.

Tüketicilerinin bu ihtiyaçlarını gören üreticiler de her geçen gün artıyor. Hatta bazı perakendeciler kadınların ihtiyaçlarını karşılayacak tarzda, özel eğitimli danışmanlar eşliğinde mağazalarını düzenliyorlar. Bu da kadınların teknolojiden hoşlanmadığı şeklinde uzun zamandır olan yanlış bir kanının artık pek de doğru olmadığının göstergesi.

polaroid (Custom)Reklam ve tanıtım kampanyaları bile kadınlar tarafından hazırlanıp, kadınlara özel içerikle satışa sunuluyor. Örneğin yaratıcı ve farklı örneklerden biri geçtiğimiz aylarda Brezilya’da uygulandı. Sao Paulo’daki yeni bir reklam ajansı olan Santa Clara, Polaroid firması için sadece kadınların olduğu özel bir yerde yeni bir outdoor tanıtım kampanyası düzenledi: Bayan tuvaletlerinde. Alışveriş merkezleri ve büyük iş kulelerindeki bayan tuvaletlerinde aynaların yerine şip-şak fotoğraf çeken Polaroid kameralar konuldu. Böylece markanın konseptine uygun biçimde tam odaklı tanıtımla ürün desteklemiş oldu.

Hatta bugünün düz ekran televizyonları bile kadınların daha rahat kullanımı için tak-çalıştır biçiminde tasarlanıyor. Genelde konu elektronik olunca karmaşık sistemleri tercih etmeyen tüketiciler, kompakt modellere daha fazla yöneliyor. Mesela bu cihazlara örnek, DVR veya PVR dahil edilmiş televizyonlar gibi daha çok kabloları saklayan, ortadan kaldıran ve dağınıklığı azaltması için hepsi-bir-arada sistemler oluyor.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Ağustos 2007
Agora / Editör

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Abdal düğünden, çocuk oyundan uslanmaz

"Gereksinimi kavramak tasarımın baş koşuludur"
Charles Eames

plak_mp3 (Custom)Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız anlarda meşguliyetinizin film izlemek, kitap okumak, müzik dinlemek, oyun oynamak gibi sevdiğiniz bir hobi veya başka bir uğraşınız olduğunu düşünün. Ve bu alışkanlıklarınızın içeriğindeki ana malzemesinin kalitesi yükseldiğinde de hiçbirinden vazgeçmeyi düşünmezsiniz. Sürekli olarak yapmaktan zevk duyduğunuz ve kendinizi alamadığınız hobilerinizden nasıl sıkılmıyorsanız, daha fazla keyif yaşatacak daha iyi kalitede olanlarına da hemen yönelmek istemeniz de doğal olacaktır.

720p HD Ready veya 1080p tam HD panel televizyonlara, VGA çıkışla bilgisayarlarından görüntü aktararak izleyenler, performanstan elbette memnun kalmıyorlar. HD bağlantıdan mahrum edilerek, analog bağlantılarla oynatılan HD videolar, aslında yüksek çözünürlükte izlenmiyor. Çünkü izlediğiniz “Yüksek Çözünürlüklü” dijital bir görüntü ne yazık ki olmuyor.

Dijital kamera ile çekilen videolar, internette satın alınan veya indirilen film/dizi gibi çeşitli kaynaklardan elde edilen HD içeriğe sahip pek çok medya, bilgisayarların sabit disklerinde depolanıyor. Bunları yine yüksek çözünürlükte aktarabilecek, HD veya HD Ready bir panel televizyonda bu HD medyaları gösterebilecek, gerçek anlamda bir çözüm arayanların ihtiyacı olan oynatıcılar artık yavaş yavaş dünya piyasasında satılmaya başladı.

Böyle bir çözüm için ihtiyacınız; DVI/HDMI bağlantısı olan, DiVX/XViD’in yanında onların yeni nesil versiyonları olan H.264 / X.264 kod çözücülerle hazırlanmış 1080/720p çözünürlükte HDTV dizileri ve filmleri oynatabilecek yetenekte, altyazılarda Türkçe karakter desteği de olan bir “yüksek çözünürlüklü medya çalar”.

Yüksek çözünürlük taarruzu başlamadan önceki günlerimizde bizi memnun eden PS2 ve XBOX oyun konsolları da gelişerek bir sonraki versiyonlarında üzerlerine “High Definition” cilasını çekerek, bir nebze rahatlama sağladılar. Fakat bu sefer, Blu-ray ve HD DVD kapışması burada da yaşandı. Bu durumda mevcut medya oynatıcıların kısır kalması, oynatma kabiliyeti olan ama oyuncak olmayan eski naçizane konsollarımızın yüksek değerini daha fazla anlamamıza yol açıyor.

Bütün bu talepleri karşılayacak medya oynatıcıyı beklemek yerine, mini kasası içersinde anakart, güç kaynağı, sabit disk ve optik oynatıcıdan oluşan “barebone” mikro bilgisayar sistemleri oldukça kullanışlı görünüyor. Anakartında HDMI/DVI bağlantısı ve 5.1 DD ses çıkışı da varsa değmeyin televizyonda HD film ve dizi keyfine.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Temmuz 2007
Agora / Editör

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post

Türkiye’de karasal sayısal TV yayıncılığı

İstanbul ve Ankara’da test yayınlarıyla geçtiğimiz yıl harekete geçilmesiyle, televizyon yayıncılığında yeni bir dönem başladı.

Pinnacle PCTV

Türkiye'de son yıllarda iletişim altyapısındaki ilerleme, televizyon yayıncılığında da hızlı ve kapsamlı bir gelişmeye yol açtı. Ülkemizde televizyon yayıncılığının 38'inci yıldönümünde TRT, yayıncılıkta bir yeniliğe imza atarak, 3 Şubat 2006 tarihinden itibaren İstanbul ve Ankara'da deneme amaçlı Karasal Sayısal Televizyon yayınlarına başladı.

Karasal Sayısal Yayıncılık, analog yayınlardan daha kaliteli ses ve görüntü imkanı sağlıyor. Herhangi bir uydu anteni ve şifre çözücüye ihtiyaç duyulmayan Sayısal Karasal Televizyon yayınları, normal antenlerle herkese daha ucuz ve kaliteli yayın alabilme imkanı sağlıyor.

Ülkemizde sayısal karasal radyo ve televizyon yayıncılığı konusunda başlatılan T-DAB ve DVB-T uygulamalarının, alınan kararlar ve gelişmeler çerçevesinde değerlendirilerek uygun görülenlerin deneme yayını ve düzenli yayınlara geçişlerinin sağlanması, Karasal Sayısal Yayıncılık adına yapılan en büyük adımlardan biri. Böylelikle Büyükşehirlerdeki anten kirliliği de ortadan kalkarak, frekansların daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacak bu yeni sayısal sistem ile ayrıca frekans kirliliği de önlemiş olacak.

Türkiye’de sayısala geçiş süreci
Türkiye’de DVB standartlarının kullanımı için 2004 yılında onay veren Telekomünikasyon Kurumu, 2006 yılının Şubat ayından itibaren karasal sayısal yayına geçişe ilk adımı atmış oldu. TRT tarafından Ankara ve İstanbul’da deneme yayınlarıyla birlikte ilk kez kullanılmaya başlanan karasal sayısal yayın, tam anlamıyla tüm ülkede 10 yıl süreceği ön görülen geçiş süreciyle üç seviyede gerçekleşecek; Test, simulcast ve analog yayın kapatılarak dijital yayına geçilmesi.

Birkaç aşamadan oluşan bu süreç içersinde izleyiciler, başlangıçta evdeki alıcılarından analog ve sayısal karasal yayınları birlikte takip edebilecek. Ardından sayısal karasal yayını alma oranının yüzde 80'lerin üzerine çıktığı tespit edildiğinde analog yayınların kapatılması için bir süre verilecek. O zamana kadar analog ve dijital yayın birlikte devam edecek ve bu süre içinde izleyiciler cihazlarında gerekli modifikasyonları tamamlayabilecek. İzleyiciler, sayısal ve analog yayınları birlikte verebilen bir televizyon satın alabileceği gibi televizyonuna bir set üstü sistem ekleyerek de yayınları seyretme imkanına sahip olacak.

Karasal sayısal yayının analog yayına göre avantajları, ''hizmette çeşitlilik, ses ve görüntüdeki kalite üstünlüğü, iletilecek verinin erişim hızı ve çeşitliliği, verinin uzak mesafelere daha güvenli iletimi ve hareket halinde alış ve frekans spektrumunun daha verimli kullanılması ve daha fazla kanal imkanı sağlaması'' olarak sıralanıyor. Karasal sayısal yayına geçilmesi ilk etapta planlanan 10 il ise Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Samsun, Trabzon, Diyarbakır, Gaziantep, Adana ve Konya olarak düşünülüyor.

Türkiye, sayısal yayın konusunda Avrupa'nın gerisinde. Hukuksal düzenlemelerin hızla yol alması ve teknolojik altyapının bir an önce tamamlanması ile üç büyük kentimiz İstanbul, Ankara ve İzmir, Avrupa’nın büyük metropolleriyle birlikte aynı anda tam karasal sayısal yayına geçmiş olacağı tahmin ediliyor.

DVB-T ile her yerde netlik
Sayısal yayıncılığın bu kadar geç kalmasının başlıca nedenlerinden en önemlisi, işin teknik zorluklarının aşılamamış olması idi. Fakat günümüzde, yakın bir zaman içersinde hepsi halloldu. İkinci aşamaya gelindiğinde ise, masanın iki tarafında yer alan yayıncılar ve izleyiciler arasında çözümlenmesi gerekiyordu. Televizyon kanalları ve diğer yayıncılar, sayısal televizyon yayınlarına başlamak için izleyicilerinin donanımlarıyla birlikte yeterli kitleyi oluşturacak sayıya gelmesini beklerken, diğer taraftan izleyiciler ise sayısal televizyon alıcısı satın almak için sayısal yayınların izlemeye değecek yeterli sayıya ulaşmasını görmek istiyorlardı. Hem de böylece alıcıların fiyatları da düşecek idi. Tabii bir de masanın ayaklarını da işin içine katmak gerek. Sayısal televizyon alıcısının üretici firmaları da, müşterilerden gelen alıcı talepleri yeterli olmayınca, imalat için çok fazla heyecan duymadılar.

DVB-TTüm bu zorlukların aşılmasında yardımcı olan en büyük faktör ise yine teknik zorunluluktan doğmuş oldu. Çünkü her geçen gün televizyon kanallarına hızla yenileri eklenmekte, bu rağmen yeterli sayıda ayrılacak kanal ve bölgelerde alan için yer ya kalmamış ya da seri biçimde tükeniyordu. Herkesi memnun etmek için tek çözüm görünüyordu: Karasal Sayısal Yayıncılık.

Sayısal video yayınları
Uydu, kablo, karasal yayınlar ve araç gereç için “DVB: Digital Video Broadcast” teknolojisi küresel yayınların ayrılmaz parçası olan küresel bir standart artık. Gelecekte vazgeçilmez bir standart olacağına dair örnek vermek gerekirse; Analog televizyon vericilerinde 5kw ile dağıtılan yayını DVB karasal “DVB-T” standardının 1kw gibi hızla aynı bölgeye iletim yapabiliyor olması.

Analog görüntünün sayısal olarak dönüştürülmesi ve iletilmesi için analog işarete sahip gelen veriler, örnekleme basamaklama ve kodlama olarak üç aşamalı biçimde üretilir. Kodlanan sayısal işaretin kablo veya uzaydan  iletilmesi için bir sayısal modülasyon (kipleme) işleminden geçmesi gerekmektedir. Bu aşamada pek çok çeşit sayısal modülasyon kullanabilme olanağı bulunuyor olsa da, Avrupa’daki sayısal yayınların DVD standardının üç farklı modülasyon biçimi kullanılıyor. Hepsinde de MPEG-2 görüntü sıkıştırma tekniği geçer görülmüştür. Bu modülasyon biçimlerinden, DVB-T yerel yayınlarda “COFDM” Kodlu Dikey Frekans Bölümlemeli Modülasyon, DVB-S uydu yayınlarında “QPSK” 90 Derecelik Faz Ötelemeli Anahtarlama, DVB-C kablo yayınlarında ise “QAM” 90 Derecelik Genlik Modülasyonu, Avrupa’da kullanılan üç standart. 

Sayısal yayında görüntü formatları
Sayısal TV yayınlarına görüntü sıkıştırma yöntemi olarak MPEG2 standardı kabul ediliyorsa da, görüntü kalitesi ve yayın yapılan ülkelerin durumlarına göre farklı formatların da geçerli olduğunu görüyoruz. Genel standartların ışığında, görüntü kalitesine göre HDTV-Yüksek Çözünürlük ve SDTV-Standart Çözünürlük, ülkelere göre de 50 Hz ve 60 Hz şeklinde dört format olarak kategori edebiliriz.

Yüksek çözünürlüklü görüntüleri, net ve neredeyse kayıpsız olarak izlemeyi mümkün kılan sıkıştırma tekniği olan H.264, sayısal video işleme olarak MPEG2 standardından daha üstün özelliklere sahip.

Sayısal görüntü formatları

 

50Hz HDTV

50Hz SDTV

60Hz HDTV

60Hz SDTV

Benek x Satır

1920x1080 1280x720

720x576 544,480,352x576

1920x1080 1280x720

704x480 640x480

En:Boy

16:9

16:9,4:3

16:9

16:9,4:3

Tarama

Sürekli (P)Geçmeli (I)

Sürekli (P)  Geçmeli (I)

Sürekli (P)Geçmeli (I)

Sürekli (P)Geçmeli (I)

Çerçeve/s

50I, 25P 50P, 25P

50I, 50P, 25P  50I, 25P

60I, 30P, 24P 60P, 30P, 24P

60I, 60P, 30P, 24P  60I, 60P, 30P, 24P

Bu standartların sayesinde bugüne dek alıştığımız, ister analog ister uydu yayını olsun kablo ile bağladığımız televizyon veya diğer görüntüleme cihazları artık bağımsızlıklarını ilan ediyorlar. Karasal Sayısal Yayında kablo bağlantısına gerek yok. Boyutları küçücük olan bir antenin aracılığıyla, sayısal televizyon yayınını evininizin istediğiniz odasında akışkan biçimde alabilmenizi sağlıyor.

Karasal Sayısal Yayın’ın izleyicisine sağladığı avantaj sadece bununla sınırlı değil elbette. Hareket halinde iken anten vasıtasıyla televizyon yayınlarını alabilmeye devam etmesi, üstelik taşıma araçlarında tamamen hareketli olun her şekilde yayın sinyallerini akıcı ve net biçimde almaya devam edebiliyorsunuz. Yani siz yer değiştirdikçe, ekranınızdaki kanallar hiç değişmiyor.

Sayısal yayıncılık, analog yayınlardan bildiğimiz ekstra veri iletimiyle aynı mantıktan yola çıkarak kendi ekstralarını da zamanla arttıracak. Halen izlediğimiz kablolu analog yayınlarla birlikte gelen teletext aslında yayınla gönderilen ilave bir veri paketi. DVB-T yani karasal sayısal yayınlarda televizyon yayınıyla birlikte radyo kanalları da iletilebiliyor. Hatta tam anlamıyla sayısal radyo olabilmeleri için de Dolby Digital ses özelliği de yakın gelecekte bizi bekliyor.

Philips Cineos LCD TV
Philips’in, Pixel Plus 3 HD ve Ambilight teknolojilerini barındıran Cineos model geniş düz ekran LCD televizyonları, entegre dijital DVB-T alıcısı ile birlikte geliyor. Sayısal yayınları izlemek ya da kaydetmek için Dijital Global TV'lere ulaşabilmenizi sağlayan, dahili DVB-T alıcısı bulunan Cineos LCD televizyonları ile ek dijital uydu alıcısına ve hatta ek kablolara ihtiyaç duymuyorsunuz.

Yüksek çözünürlüklü LCD WXGA ekrandan HDTV sinyallerinin yüksek kalitede görüntülenmesi için HD teknolojisine hazır 50 ve 60 Hz'de 720p ve 1080i sinyaller görüntüleyebilen televizyonlar, en canlı ve keskin HDTV görüntüleri için Pixel Plus 3 HD, hareket netliği için de Clear LCD ile 3 ms tepki süresine sahipler.

Güçlü derin baslar için kompakt lambda/4 subwoofer teknolojisi, anında multimedya oynatmak için USB ve Bellek Kartı yuvası ve dijital yüksek çözünürlüklü bağlantı için çift HDMI girişleri bulunan Philips Cineos Flat LCD televizyonların sunduğu inanılmaz izleme deneyiminin keyfini çıkarın.

FlyDVB Trio Cardbus
Dizüstü bilgisayarları için tasarlanmış üçlü alıcılı TV kartı FlyDVB Trio Cardbus, DVB-T, DVB-S ve analog TV yayınlarını ve analog video yakalamada dahil olmak üzere hepsini bir üründe topluyor. Mükemmel görüntü kalitesiyle DVB-T yayınlarından veya DVB-S uydu yayınlarını bu kart sayesinde seyredebiliyorsunuz. Favori analog kanallarınızı da tüm dünyayla uyumlu silikon tuner alıcısıyla Analog TV'den izleyebileceksiniz. Cihaz üzerinde bulunan girişleri bir VCR aygıtına veya film kaydediciye kolayca bağlayarak evdeki videolarınızı kolayca dijital formata çevirmenizi de sağlıyor.

Pinnacle PCTV Hybrid Pro Stick
hem pratik çözüm sunan donanımıyla, hem de yazılım olarak dizüstü bilgisayarlar için ideal olan Pinnacle USB Hybrid, DVB-T yayınlarının yanında analog yayın desteği de bulunuyor. Bugünün analog yayınlarını izlerken, yarının sayısal karasal yayınlarına kolayca geçmenizi sağlayacak.

Pinnacle PCTV

MediaCenter yazılımıyla gelen Pinnacle PCTV Hybrid Pro Stick, kısa zamanda kolayca bağlantı kurmanıza yardımcı olurken, birlikte gelen işlevsel uzaktan kumanda vasıtasıyla tüm özelliklerine erişmenizi de sağlıyor.

Dreambox DM-600 PVR
250 MHz PowerPC İşlemciye sahip, Linux işletim sistemli DreamBox DM600 PVR, PAL G/ 25 Hz standardında, 4:3 / 16:9 video formatlarını destekliyor.
MPEG-2 ve MPEG-1 formatları ve NIMs DVB-S, DVB-C, DVB-T standartlarıyla uyumlu. Tak-Çalıştır-Tuner sistemi bulunan cihaz 32 MByte Flash, toplamda 96 MB RAM kapasitesi ile dahili IDE UDMA66 bağlantı birimini içeriyor.

DREAMBOX DM-600 PVRSmartcard okuyuculu DreamBox DM600 MPEG-1 & MPEG-2 katman I ve II Dual, stereo ses modu ses formatları, opsiyonel S/PDIF ses çıkış, FBAS 1 Vss +/- 0.3 dB on 75 Ohm giriş değerlerine ve TV-Scart, FBAS,RGB,S-Video görüntü çıkışlarına sahip.

10/100 Mbit’lik ethernet bilgisayar bağlantısı aracılığıyla ağ üzerinden yazılım yenileyebilir, içerisine 2'5 inç sabit disk takıp, kişisel medya oynatıcınızı oluşturabilirsiniz.

Vantage X111S CAS
Uydu alıcılar, Türkiye'nin en yoğun olarak televizyon izlemek için kullandığı yöntem. Bu sektörde Vantage markası ile yer alan Koyuncu Elektronik'in yeni ürünü %100 Kore dizaynı ve üretiminde, ST5518 yongalı, Samsung Tuner donanıma sahip Vantage X111S CAS alıcı, Digital MPEG-2 & DVB ile tam uyumlu.

Viaccess, Irdeto, CryptoWorks gibi değişik algoritmalar ile şifrelenen kanalları izlemenizi sağlayan Smart Card girişi sayesinde, Digiturk dahil binlerce yayın izlenebilir. Gelişmiş Program Rehberi “EPG”, hatırlatma fonksiyonları, OSD teletext desteği ile 4000 kanal kapasitesine sahip.

S/PDIF Çıkışı ile dijital ses imkanı tanıyan Vantage X111S CAS ile ayrıca cihazdan cihaza, bilgisayardan cihaza ve cihazdan bilgisayara yazılım ve kanal bilgisi transferi mümkün.

Seda İrengü Özmen / Home & Technology Temmuz 2007
Makale / Teknofokus

Read More 0 yorum | Yazar seda irengü özmen | edit post
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Düşüstü Bilgisever

  • Teknotronik
      Teknoloji ve hayatıma dair..
  • Editör

    Fotoğrafım
    seda irengü özmen
    Evliyim ve aşığım. Sigara kullanmıyorum, konuşmayı ve yazmayı seviyorum, rüyalarımda dahi düşünemeden durduğum 1 saniye daha görülmemiştir...
    Profilimin tamamını görüntüle

    Etiketler

    Blogumulus by Roy Tanck and Amanda Fazani

    Paylas

    AddThis Feed Button
    feedburner

    İzleyiciler

    Tweet takip kuşu

    Lisans

    Creative Commons License
    "Bazı Hakları Saklıdır 2007 - 2009"
    Bu blog içersinde yer alan yazıların tümü "Creative Commons Attribution - Noncommercial - No Derivative Works 3.0" tarafından lisanslanmıştır. Bu blog içersinde yer alan, sahipleri tarafından üretilen yazıları ve görselleri yukarıdaki lisansın şartlarına bağlı kalarak kopyalayabilirsiniz. Eser ve görsellerin sahibinin adı ve web adresi belirtilerek, hiç bir kopyası ticari amaçla kullanılmadan ve orijnalleri korunarak başka alanlarda yer alabilir.

    Blog Arşivi

    • ►  2009 (11)
      • ►  Haziran (4)
      • ►  Ocak (7)
    • ▼  2008 (35)
      • ▼  Aralık (3)
        • VW Golf'ün Matrix düellosu
        • Amigo Kızını bırak “Yeşili” koru, Dünyayı kurtar!
        • BP’den enerji ağacı
      • ►  Kasım (2)
        • Her çocuğa “Yeşil” dizüstü bilgisayar
        • Geleceğin dergisi, şimdilik!
      • ►  Ekim (3)
        • Işıkla baştan çıkın: Philips Aurea LCD TV
        • HD izleme kalitesini AV ile yükseltin
        • Yüksekten korkmayanlara Blu-ray oynatıcı
      • ►  Eylül (1)
        • Tüketici ne ister, ne istemez?
      • ►  Ağustos (1)
        • TV’lere özel ses çözümü: Dolby Volume
      • ►  Temmuz (1)
        • Sony'den şekerli pil
      • ►  Haziran (2)
        • Zaman makinesi
        • Sayısallaşan Bond, Indy ve Corleone
      • ►  Mayıs (5)
        • Teknoloji mi insana, insan mı teknolojiye muhtaç?
        • Jack, küresel ısınmaya karşı
        • Sofradan araç yakıtına
        • Doğa ile dost kağıt
        • Zararlı maddeler giremez
      • ►  Nisan (5)
        • Televizyon izlemenin yeni yolları
        • Kadınların teknolojiye ilgisi, erkeği yendi
        • Abdal düğünden, çocuk oyundan uslanmaz
        • Türkiye’de karasal sayısal TV yayıncılığı
      • ►  Mart (8)
      • ►  Şubat (2)
      • ►  Ocak (2)
    • ►  2007 (12)
      • ►  Aralık (1)
      • ►  Kasım (4)
      • ►  Ekim (1)
      • ►  Eylül (1)
      • ►  Temmuz (3)
      • ►  Şubat (2)
  • Arama






    • Ana Sayfa
    • Blog RSS
    • Yorumlar RSS
    • ..

    © Copyright Dü$üstü Bilgisever. All rights reserved.
    Designed by FTL Wordpress Themes | Bloggerized by FalconHive.com

    Başa Dön